28 Eylül 2011 Çarşamba

Şiir

Sonbahar

Durgun havuzları işlesin bırak
Yaprakların güneş ve ölüm rengi,
Sen kalbini dinle,ufuklara bak.

Düşünme mevsimi inleten rengi

Elemdir mest etsin ruhunu yeter
Eser rüzgarların durgun ahengi.

Yan yana sessizce mevsimle keder

Hicrana aldanmış kalbimde gezin
Esen rüzgarlara sen kendini ver. 
 
Ahmet Hamdi Tanpınar

26 Eylül 2011 Pazartesi

Zuhal'in Kahvesi

Dünya da standart insan modeli yoktur herhalde, milyarca insan herbiri birbirinden farklı. Belki dış görünüşler benzerlik gösterebilir ama herkesin huyu, yapısı, kişiliği, takıntıları, cinslikleri bambaşkadır. Herkes aynı olamaz, herkesin karakteri farklıdır. Birbirine benzemeyen belkide taban tabana zıt yapılarda insanlar. Birarada yaşamanın en zor yanıda farklılıklara rağmen anlaşmaya çalışmak. Herkes normal olmaya çalışsa da anormallikler çok fazladır. Aslında normal olmak kime neye göre normal olmaya çalışmak da başka bir bilinmeyen. Herkes gibi olmamaya çalışmak sıradışı, marjinal, anormal olmaya çalışmak mı zor sıradan sade herhangi biri olmak mı zor? Kişilik yapıları birbirinden çok farklı olsa da çok iyi anlaşan insanlar vardır. Aynı ailede, aynı evde büyüdükleri halde tamamen zıt yapıda olmak, hiç anlaşamamak da mümkün. Zor olan herkesi olduğu gibi kabul edebilmektir, bütün cinsliklerine, takıntılarına, anormalliklerine rağmen anlaşmaya çalışmak. İnsanların en büyük hatası kişilerin kötü, farklı özelliklerine takılıp kalmaları, ilişkileri zora sokanda karşıdakinin eksiklerine odaklanmaktır. Kimse mükemmel değildir, kimse kusursuz, dört dörtlük olamaz . Karşıdaki insanın olumsuz özelliklerini büyütmek yerine iyi yönlerini görmeye çalışmak daha da kolay olur. 


Amerikalı ünlü film yönetmeni Woody Allen'ın  o kadar çok takıntısı varmışki bunlardan kurtulmak için batıl inançlar geliştirmiş. En büyük korkusu da ölüm korkusuymuş bunun için de  her sabah kahvaltıda yediği muzu tam yedi dilime bölermiş!  Ünlü yönetmen bu konuyla ilgili olarak şöyle diyor: "Bu bir batıl inanç! Muzu yediye bölmediğim gün, kötü bir tesadüf eseri ailemi bir kazada kaybetsem, emin olun olayın tamamen muzu yedi dilime bölmemiş olduğumdan kaynaklandığını düşünürüm. O suçluluk hissine dayanamayacağım için, o aptal muzu her sabah yedi dilime bölüyorum..." 

Beraber yaşamanın, iyi ilişkiler içinde olabilmenin,  kolay iletişim kurabilmenin temeli insanları değiştirmeye çalışmamaktır. Karşıdakini yargılamadan,  yaftalamadan olduğu gibi kabuledebilmektir.

22 Eylül 2011 Perşembe

Hayata Dair


Bazı yaralar vardır;  kapanmış olsalar bile, dokununca sızlarlar.
Turgenyev

21 Eylül 2011 Çarşamba

Yemek Gazetesi,

Anavatanı Akdeniz olan kırmızı pancar kanser, tansiyon ve soğuk algınlığı gibi hastalıklara karşı korur. İçindeki minerallerle enerji deposudur. Yüksek oranda potasyum içerdiği için günde bir bardak kırmızı pancar suyu içmek yüksek tansiyonu düşürür. Kırmızı pancar suyunu yoğurtla karıştırıp yemek ise vücudun enerji depolarını doldurur.   Kırmızı pancarın taze sıkılmış suyunun yanında, taze, çiğ ve rendelenmiş şekilde de tüketilebilinir.








19 Eylül 2011 Pazartesi

Zuhal'in Kahvesi

"Az konuşmaktan pek az, çok konuşmaktan sık sık pişman olunur. " Konficyus

Konuşabilmek insanı diğer canlılardan ayıran en belirgin özelliklerden biridir. Kendini ifade edebilmek, anlatabilmek, paylaşabilmek.... "insanlar konuşa konuşa anlaşır"  Herkes kendince konuşmaya çalışır, bazıları kitap gibi, özenli, ağır cümleler ile konuşur ama kendini doğru ifade edemez. Bazıları o kadar az konuşur ki öz konuşur, bazıları kendi konuştuğunu bile duyamaz sesi çıkmaz. Her kesin her zaman her konu da bir fikri vardır,  ama söylemek için doğru cümleler doğru zaman da kurulunca anlam kazanır. Çok konuşmak bazen de boş konuşmaya döner. Hoş sohbet olmaya çalışmak bazen de gevezeliğe döner. Tanrı insana iki kulak bir ağız vermiş iki dinleyip bir konuşmak için mi? Her ağzına geleni her düşündüğünü söylemek  maarifet değil, etkili anlamlı konuşmak yetenektir. Herkesin muhabbeti çekilmez, bazılarının sohbeti  yorar, sıkar karşısındakine hiç bir şey vermez, sussun diye beklenir. Kalabalık aileler de büyüyenlerin en büyük derdi sesini duyurabilmek için bağırarak çok hızlı konuşmakdır. Bütün aile bir araya geldiğinde her kafadan bir ses çıkar kimse kimseyi duymaz ama herkes konuşur. Bazen de o kadar hızlı düşünürkü insan aynı anda bir sürü şey anlatmak isterken ne dediği anlaşılmaz. Cümlenin başı ile sonu başka hikayeyi anlatır, konuşmak değil saçmalamak olur.
Konuşabilmek kendini anlata bilmek bazen de terapi gibidir. İyi bir dinleyiciyle konuşabilmek  insanı rahatlatır. Konuştuğunu dinletebilmek  için konuşulanları dinlemeyi bilmek gerekir.
  
 "Birçok insan, dinlemenin diğer kişinin konuşmasını bitirmesini beklemekten öte bir şey olmadığını sanır. Ve daha da kötüsü, karşınızdaki kişi konuşmasını sürdürürken genellikle zamanımızı ne dediğini anlamak yerine, vereceğimiz karşılığı belirlemeye çalışarak kullanıyoruz. Karşımızdaki insanın söylediği şeyi anlamaya zaman ayırmak , onun söylediklerine ve o kişiye değer verdiğimiz anlamına gelir. Konuşmayı yapan kişinin gözlerinden bakmaya ve dünyayı onun gözlerinden görmeye başladığınızda, onunla aranızda kuvvetli bir bağ kurarsınız ve gerçek güvene dayalı kalıcı bir ilişki geliştirirsiniz."
Robin Sharma

16 Eylül 2011 Cuma

Hayata Dair

 "Başarı doğru bir ilişki ve doğru arkadaşlarla yakalanır. Sizi hayata bağlayan doğru dostluklar kurmalısınız" 
Robert Redford

15 Eylül 2011 Perşembe

Yemek Mekan

Ristorante il Padrino Caddebostan

1990 yılında İstanbul'un ilk İtalyan restaurantı olarak Caddebostan'da hizmet vermeye başlamış. Anadolu yakasın da yıllardır değişmeyen menüsü ve lezzeti ile kaliteli bir mekan. Keyifli bir ortamda lezzetli pizza ve makarna yemek için iyi bir tercih.







14 Eylül 2011 Çarşamba

Aşka Dair

Her ruh kendisi için farklı çekirdek inançlar ve duygular yüklenir. Ve hayatı boyunca bu duygu ve türevlerinden oluşan kök korkuları yenmeye çalışır. O korkular geçince yerini otomatik olarak sevgi ve türevleri kaplar. Bunların en önemlisi kalpten sevmek. Ama çoğumuz hissedemiyoruz. Bir insanı sevdiğimizde, eğer fark ettiyseniz, koşullar arıyoruz. Ya bize iyi davranacak (yani değersizlik duygumuzu bize unutturacak), ya çok zengin, yakışıklı olacak, gücü olacak, ki bu da ölüm korkusudur. Erkekler ise güzel kadın arıyor. Akıllı olsun, prestij unsuru olsun. Fiziksel şartları çok fazla önemsiyoruz. Sevdiğimizi, duygusal açlıklarımızı doyuran sanıyoruz. Geçici olarak doyunca da ilişkiden bıkıyoruz. Ne kadar güzel, zengin, yakışıklı bulursak bulalım, kıymetini bilemeden kendimizce eksik bulduğumuz parçalarını düzeltmeye çabalıyoruz.
GÜÇLÜ ERKEK, DİŞİ KADIN
Oysa birini kalpten sevmek, başka değerler gerektiriyor. Gözlerine bakıp, içindeki pozitifleri görmek; kusurları için öfke, nefret ya da vicdan azabı gibi duygular üretmemek. Hayranlık duymak ama zengin ya da güzel diye değil, gözlerindeki Allah'ı gördüğümüz için... Bu özellik, sakın ola kötü giden bir ilişkiye tutunmak ile karışmasın. O ilişkiye tutunma sebebi, duygusal açlığı doyurmak. Kalpten sevmek için, derindeki korkularımızı gidermemiz lazım. Bir baston değil, gerçekten sevip sevmediğimizi anlayarak, aşkla eş seçelim. Kalpten sevgi, her geçen gün form değiştiriyor. Artıyor. Hatalar, karşılıklı sevgi ile affedilebiliyor. Ve bu hayranlık duygusunu azaltmıyor, artırıyor. Para konusu ise çekim yasası ile halloluyor. Eğer bilinçaltınızda değer duygunuz yüksekse, para size zaten akar. Kriterleriniz değişebilir. Eş seçerken sadece şunlara dikkat edin:
Kıskançlık, bağımlılık (alkol, kumar, uyuşturucu vs), şiddet, cimrilik olmasın. Bunlar bilinçaltındaki kök korkulardan kaynaklanır ve düzeltemezsiniz. Ancak kişi kendi karar verirse düzelir. Özgüveni olsun. Gerçek özgüven, kişi gösteriş meraklısı olmadığında kendini gösterir. Güçlü erkeğe, dişi kadına gidin. Güçlü erkek, kadınına el kaldıran, kısıtlayan değil, onu koruyup kollayandır. Şefkatle tutabilendir. Geri kalanları yargılamadan, değiştirmeye çalışmadan yaşayın. Onun gözlerine bakarak. Duygusal olarak derinleşerek. Kalpten sevmeyi öğreneceksiniz. İşte o zaman kaşlar gözler oynamayacak.
Seda Diker -Sabah

12 Eylül 2011 Pazartesi

Zuhal'in Kahvesi

Bazı insanlar çok  özel oluyorlar, çok farklı bir enerjileri , çok büyük yetenekleri oluyor. Şarkı söyleyebilmek, güzel bir sese sahip olmak ve binlerce kişiyi etkileyebilmek hepsinin bir arada olması büyük bir güçtür. Yıllarca büyük küçük milyonlarca insana kendini sevdirmek ayrı bir özelliktir. Cumartesi akşamı Açıkhava da konser veren Tarkan boşuna "mega star " olmadığını gösterdi. Tıklım tıklım dolu konser de Tarkan ne kadar yetenekli, ne kadar büyük, ne kadar özel olduğunu gösterdi. Konser boyunca herkes ayaktaydı,  bütün şarkılar ezbere söylendi. Dans etmenin, göbek atmanın bir erkeğe bu kadar yakıştığını görmemiştim. 3 saat boyunca çok güzel şarkıları ve dansları ile herkesi büyüledi. Herkesin sesi güzel olabilir, yeteneği olabilir ama star olmak ayrı birşey, saatlece sahnede dans edip şarkı söylemek seyircileri hiç sıkmadan şov yapmak ayrı bir şey. Tarkan güzel gülüşü ve yüksek enerjisiyle yıllardır zirvede olmayı başarmasıyla çok özel bir sanatçı, dinlemesi ve sahnede izlemesi çok keyifli.

7 Eylül 2011 Çarşamba

Yemek Masası,

Güzel ve lezzetli yemek yapmak kadar yapılan yemeğin sunuşu da çok önemlidir. Yemek masasının özel ve güzel hazırlanması, masa örtüsünün yemek takımları ile uyumu da çok önemlidir. Görsellik ve lezzetin birleşimi hazırlanan yemek masaları insana ayrı bir keyif verir. Herşey birbiri ile uyum içinde hazırlanan sofralar da yemek daha özeldir. İşte sizlere özenle serilmiş masa örtülerinden örnekler...........

 

5 Eylül 2011 Pazartesi

Zuhal'in Kahvesi

Öfke, nefret, kin, endişe, şüphe, intikam, kendine acımak  tıpkı uyuşturucu gibi birer bağımlılıktır. İnsanı içten ve dıştan yıpratan büyük bağımlılıklar, taşıması ve yaşanması çok zor ruh halleridir. İnsanı yok eden, bitiren ve tüketen bağımlılıklar. Bazı insanlar kendine acımayı kendini acındırmayı yaşam felsefesi haline getirmişlerdir. Her zaman ve her şeyde en olumsuz, en mutsuz, en kötü çıkarımı elde ederler. Bir ömür hep hüzün, endişe, mutsuzluk içinde yaşamak ne büyük kayıp. Hayat hep güllük gülistanlık değildir ama her zamanda trajedi getirmez.
“ Her birimiz,  sadece kendine anlatsa bile kendi hayat hikayesini yaratır. Bazıları için bu hikaye mağdur olmakla ilgilidir. Mağduru oynamak kolaydır. Hayatınızın nasıl göründüğüyle ilgili herhangi bir sorumluluğu yüklenmek zorunda olmazsınız. Yaşamınızda yolunda gitmeyen herhangi bir şey için kendinize bakıp herhangi bir değişikli yapmaya gerek duymadan, diğer herkesi suçlayabilirsiniz. Fakat mağduru oynadığınızda, sizi mağdur ettiğini ileri sürdüğünüz gücünüzü açığa çıkarırsınız. Bu yaşamak için seçilmiş oldukça aciz bir yoldur. “ Robin Sharma
Hayatını daima kaybeden olarak sürdürmek veya kendini kaybetmeye layık görmek insanın seçimidir. Daima iyimseri oynamak kadar kötümser olmak da zordur. Nasıl bir ruha sahip olmak ister insan kötülükle mi beslenen, iyilikle mi beslenen? Tercih hayatını huzurlu sürdürmek isteyen akıllı insanın elindedir. Geçenlerde Murathan Munga’nın bir röportajında okuduğum bir bölümde annesini çok güzel anlatmıştı; “Annem, çok az insanda görülen bir özelliğe sahipti. Başkalarının sevincinden keyif almayı bilen bir kadındı. Ne yazık ki, bizim insanımızın çok az bildiği bir şey bu. Kederini, acını paylaşmayı bilir de, mutluluğunu paylaşmayı bilmez. Anneme bir arkadaşımın çocuğu olmuş dediğimde, sesi sevinçten çınlardı, gerçek bir coşku gösterir, sahiden mutlu olurdu.”
Hayatın da her zaman dram olmasına izin vermemeli, olaylar bazen trajedi, bazen komedi, bazen aksiyon, bazen gerilim,  bazen de romantik  film tadında olur. Nasıl yaşamak istediğin, nasıl başettiğin önemli.


3 Eylül 2011 Cumartesi

Yemek Gazetesi,


AMERİKA’nın en popüler doktorlarından Mehmet Öz, Time dergisine yazdığı sağlık makalesiyle dünya gündemine oturdu. Dergiye ikinci defa kapak olma başarısını gösteren Öz, ‘Öz perhizi’ başlıklı yazısında hangi besinlerin ne kadar tüketilmesi gerektiği konusunda tavsiyelerde bulundu. ‘Beslenme akımları ve yeni diyetler yüzünden bazı besinler dönem dönem faydalı ya da zararlı kabul edilebiliyor. Geçmişte sağlığa zararlı olduğu öne sürülen yumurta, süt, şarap, çikolata ve fındık gibi besinler aslında çok faydalıdır’ dedi. Öz ‘Çikolatalar antioksidan deposudur, fındık da kolesterolü azaltmaya yardımcı olur. KırmızıŞarabı da kalp ve damar rahatsızlıklarını engellediği için tavsiye eden Öz, dergide bir günlük ideal beslenme düzenini açıkladı.

Dr. Öz’ün mucize beslenme düzeni
* Yoğurt- Fazla protein oranı sayesinde açlık hissini uzun süre engeller.
* Soya yemeği- Protein oranı yüksek.
* Ceviz- Omega-3 yağ oranı yüksek olan cevizin acılığını suda dinlendirerek giderebilirsiniz.
* Ispanak l Buğday ezmesi
* Acı biber- İltihapla savaşır.
* Sebze püresi- Beslenmedeki eksikleri giderir.
* Yer elması- A vitamini deposu olan yer elması kalp sağlığına iyi gelir. 

Vatan
 

1 Eylül 2011 Perşembe

Yemek Gazetesi,

İçinden bal damlayan cennet meyvesi

Anavatanı Anadolu olan incir, hem tazesi hem kurusuyla damaklara lezzet katmaya devam ediyor. Kalsiyum içeriği sütten bile daha fazla olan incir; kalp ve damar sağlığını güçlendirmenin ötesinde sindirim sistemine de iyi geliyor


Ege ve Akdeniz'de 'yemiş' namıyla anılan incir, binlerce yıllık geçmişi olan bir sağlık bombası. Yüksek lif oranı sayesinde sindirimi hızlandıran 'cennet meyvesi'; bağırsakları yumuşatarak kabızlığı da önlüyor.

TADI ÇEKİRDEKLERİNDE
 
Bedensel ve zihinsel yorgunluğu gideren, halsizliğe ve unutkanlığa iyi gelen incir hakkında bilinmeyenler.........
İncirin yenen kısmını, her ne kadar meyve olarak adlandırsak da; asıl meyve, içindeki minik çekirdeklerdir. Tıpkı çilekte ve dutta olduğu gibi, etli kısım botanik açıdan yalnızca bir taşıyıcıdır.

DEMİR ORANI YÜKSEK
Mor, siyah ve yeşil olmak üzere üç çeşidi bulunan incirin deposu ise İzmir ve Aydın yöresidir. Bursa'nın siyah inciri de çok meşhurdur.
Türkiye, Yunanistan, İspanya ve ABD; kuru incir üretiminin lider ülkeleridir.
İncirde bol miktarda bulunan demir, potasyum, sodyum, kükürt, kalsiyum, fosfor ve silisyum; solunum ile sindirim sistemlerini güçlendirir.

KURUSU GÜÇ BOMBASI
100 gram kuru incirin kalsiyum içeriği, 100 gram yağlı sütten fazladır. Şeker hastalarının ise ağzından bal damlayan bu meyveyi dikkatli tüketmesi gerekir.
Kuru incir, Antik Çağ'da olimpiyat oyunlarının ilk yıllarında sporculara kuvvet versin diye yedirilirmiş.
Kuru incirden yapılan çelenklerse kazanan sporculara verilen ilk olimpiyat madalyalarıymış.

ROMALILAR'IN KUTSAL AĞACI
Ortadoğu mitolojisinde, doğurganlık sembolü olan incir; Antik Çağ'da ise büyük önem taşıyan bir meyve...
Romalılar, incirin Tanrı Diyonissos tarafından insanoğluna armağan edildiğine inanıyor ve bu nedenle incir ağacını kutsal sayarak; Diyonissos figürlerine incir yapraklarından taçlar takıyordu.
Efsaneye göre; Roma şehrinin kurucuları olduğuna inanılan Romus ve Romulus kardeşler, sepet içinde nehre bırakılmış... Sepet ters akıntının etkisiyle denize değil de yamaca gidip orada bir incir ağacının dibinde durmuş. Daha sonra bu ağaç kutsal sayılmış...

100 GRAM İNCİRDE NELER VAR?
Kalori: 80
Protein: 1.2 gram.
Karbonhidrat: 20.3 gram.
Yağ: 0.3 gram
Lif: 1.2 gram.
Fosfor: 22 miligram.
Demir: 0.6 gram.
Sodyum: 2 miligram.
Potasyum: 194 miligram.
Magnezyum: 20 miligram.
A Vitamini: 80 IU.
B2 Vitamini: 0.4 miligram.
C Vitamini: 2 miligram
Sabah