29 Şubat 2012 Çarşamba

Kitap





*Hayatta hiç çalışmamış, bir iş görmemiş olanların sabrı pek çabuk tükenir. Ve her işi kolayca eleştirecek hataya düşerler.

*Kimi insanların böyle sebepsiz ve mantıksız kinleri vardır ki, başkalarının yaratıp icat edebileceği her şeye karşı cephe alır.

*Birlikte geçirilen bir felaket kadar insanları birbirine bağlayan hiç bir şey yoktur. Anılar bitip tükenmiyor ve bunları sıralamaktan hiç yorulmuyorlardı.

*Unutmak, her acıyı siler, arkada bırakır. Şarkı söylemek ise, unutmak için en güzel çareydi. Çünkü insan şarkı söylerken daima sevdiği şeyleri düşünür.

*Hayat anlaşılmaz bir mucizedir, boyuna harcanır, erir, buna rağmen yine doğar, sürüp gider. Tıpkı Drina'nın üstündeki köprü gibi.

*Çok lafı edilen ve şarkıları söylenen kişilerin kimseye benzemeyen alınyazıları çarçabuk olup sürükler, ondan sonrada bunlar gerçek bir yaşamın değil bir şarkının, bir hikayenin efsaneleşmiş kahramanı olarak yaşarlar.

*İnsanların ihtiyaç, düşünce ve isteklerine cevap vermeden, rastgele meydana gelmiş hiçbir yapı yoktur. Büyük, güzel ve yararlı olan her yapının başlangıcı, hayatı ve içinde bir takım esrarlı, acıklı ve karmaşık hikayeler doğmasına sebep olur.

*Tabiatın fazla cömert davrandığı kişiler, bazen kadere meydan okurlar.

*İnsanlar böyledir, çok yükselen ve yükseklerde uçanların düşmesinden adeta haz duyarlar.

*İnsanın kimi zaman başından öyle karmaşık öyle acı şeyler geçer ki, onda şeytanın parmağı olduğuna inanmamak güç olur. Çünkü ancak bu biçimde ona bir anlam verilebilir, katlanılabilir bir hale sokulabilir.

*Mutsuz insanların felaketi bundan ileri gelir, parlak ve erişilmez olan şeyler bir an için onlara kolayca erişilebilecekmiş gibi görünür. Ve bu istek bir kere içine yerleşti mi herşeye rağmen ona el uzatanlara getirecekleri felaketle tekrar erişilmez bir hale gelir.

*Büyük kararlardan sonra herşey sadeleşir, kolaylaşırdı.

*Hayatta öyle şeyler vardır ki, nitelikleri gereğince gizli kalamazlar. En sağlam çerçeveleri bile çatlatır, en  sıkı korunan sınırları bile aşarlar. Osmanlı derki; "üç şey saklanamaz, aşk, öksürük ve fakirlik"

*Gençler en umutsuz ve acı aşk kavgalarını bile içinde hiçbir aşk oyunu ve düşüncesi bulunmayan bir hayata tercih ederler.

**Drina Köprüsü, İvo Andriç'in (d. 1892 - ö. 1975) Sokullu Mehmet Paşa'nın Vişegrad'da yaptırdığı köprü ve çevresindeki yaşamlar üzerine yazdığı romanıdır.
 1945 yılında yayımlanan roman yazarın en ünlü ve en önemli eseridir. 1961 yılında Nobel Edebiyat Ödülü'ne layık görülen İvo Andriç'in bu ödülü, özel olarak Drina Köprüsü'ne verilmiş gibi kabul edilmektedir.

27 Şubat 2012 Pazartesi

Zuhal'in Kahvesi

Alice: Buradan gitmek için bana hangi yolu izlemem gerektiğini söyler misin?
Cheshire Kedisi: Nereye gitmen konusunda iyi bir anlaşmaya bağlı bu.
Alice: Neresi olduğunun önemi yok!
Cheshire Kedisi: O zaman hangi yol olduğunun da bir önemi yok.
Alice: Sonunda herhangi bir yere varsın da.
Cheshire Kedisi: Elbette varacaksın. Eğer yeterince uzun yürürsen.”

 Hepimiz mutlaka çocukken okuduk o ünlü klasik romanı Alice Harikalar Diyarın da; Alice ile kedi arasındaki konuşmayı hatırlarsınız, yolunu kaybeden  Alice kedini cevabı çok öğreticidir.
Nereye gitmek istediğini bilmiyorsan hangi yoldan, nasıl gitmen gerektiğini de bilemezsin. İnsan yapacağı işte, istediği şeyde hedef koyarak plan yaparak sonuca ulaşacağı yolu belirler. Belirsizlik, plansızlık, başarısızlık doğurur. Motivasyonun en önemli şartı ne istediğini bilmek hedef koymaktır. Evren boşluğu belirsizliği hiç sevmez. Neyi istediğini nereye varmak istediğini bilmek nasıl yol alacağınıda belirler. Araştırmalar göstermiştir ki hayatının her döneminde planlı, programlı ne istediğini ne yaptığını bilen insanlar daha başarılı olmuştur. Kansere karşı bile geleceğe dair planları, hayalleri, projeleri olan insanlar başarı elde etmiş, hastalığı yenmişlerdir. Gelecekten hep bir şeyler bekleriz bazıları sadece niyet olarak kalır, bazıları hedef olur gerçekleşmesi için elimizden geleni yaparız. Bazen bizim planlar, hedefler evrenin  planları, sonuçları ile çakışsa da hazırlıksız yakalansak da elinde harita ile yola çıkmak en doğrusu *
 Robin Sharma "Yapabileceğiniz en güçlü işlerden bir tanesi, hayat hikayenizi önceden yazmaktır. Hayatınız planladığınız gibi gerçekleşmeyebilir ama eskilerin de dediği gibi : Eğer nereye gideceğini bilmiyorsan yollar seni herhangi bir yere çıkarır.
 Bir planın olması , hiç olmamasından iyidir. Plan yapmak kişisel sorumluğun güçlü bir göstergesidir. "

23 Şubat 2012 Perşembe

Hayata Dair

Yakınlık başka bir boyuttur. Diğerinin senin içine girmesine izin vermektir, seni senin gördüğün gibi görmesine izin vermek; diğerinin seni senin içinden görmesine izin vermek, bir insanı varlığının en derin noktasına davet etmek. Modern dünyada yakınlık giderek kayboluyor. Sevgililer bile yakın değil. Dostluk sadece bir kelime artık, giderek kayboluyor. Neden? Çünkü paylaşacak bir şey yok. İçindeki yoksulluğu kim göstermek ister? İnsanlar rol yapma derdinde: “Ben varlıklıyım, ben oraya ulaştım, ne yaptığımı biliyorum, nereye gittiğimi biliyorum.”

Eğer sen yakın olmaya hazırsan, karşındakinin yakın olmasına da yol açabilirsin. Senin açıklığın, onun açık olmasını kolaylaştırır. Senin içtenliğin, onun içtenliğine, masumluğuna, güvenine, sevgisine, açıklığına izin verir.
Sen olmasan, bu evrenin şiirinde, güzelliğinde bir şeyler eksik kalır. Bir şarkı, bir nota eksik kalır, bir boşluk olur; hiç kimse sana bunu söylemedi.
OSHO

21 Şubat 2012 Salı

Yemek Gazetesi

Yemek ilgi alanına girince insanın karşısına bir çok konu, bir çok görsel çıkıyor. Resim ve yemek konusunu incelerken klasik ressamların çok güzel resimleri karşıma çıktı. Monet, Van Gogh , Renoir, Goya, Cezanne, Manet yiyecekleri nasıl çizdiklerini onların dünyasından resimlerle göstermek istedim...........


















19 Şubat 2012 Pazar

Yemek Masası

"Herkesin yıldızının parladığı bir an vardır"
Yıldızlar yoğun ve karanlık gökyüzünde ışık saçarlar. Bu yıldızlarsa özel günlerde kutlamalarda keyif verir.















15 Şubat 2012 Çarşamba

Hayata Dair

''Her seçimin olumsuz sonuçları olabilirdi. Asıl yapılması gereken, riski değerlendirmek ve en aza indirgemekti. Hiçbir zaman risk faktörü yok edilemezdi, tamamen yok edilemezdi. Böyle bir şey asla hesaplanamazdı. İşte hayatın en güzel tarafı da buydu; her şey olabilirdi. Her ne kadar olasılıksız olursa olsun olabilirdi. Olasılık dışı olan bir olay mutlaka olurdu.''
 Adam Fawer

14 Şubat 2012 Salı

Yemek Masası

Kırmızının tavan yaptığı, kalplerin her yeri kapladığı, aşkın çok konuşulduğu bir Sevgililer Gününe daha merhaba..........romantik biriyimdir, kalp figürlü şeyler ilgimi çeker, kırmızıyı severim ama sahte ve abartılı olan şeyler kötü geliyor. Sevgililer günü adı altında satış, pazarlama çabaları fazla zorlama oluyor. Hergün aşkını kutlamak için sevilmek, sevmek yeter.....Hergün özel, güzel, anlamlıdır sevgilinin yanında...................Yine de sevgililer günü için hazırlanan kalpli yiyecekler çok iştah açıcı