12 Mart 2012 Pazartesi

Zuhal'in Kahvesi


İki ayrı gezegenden geldiği sanılan edilen kadın ve erkeğin dünya üstünde buluşması yıllardır çözülemeyen, anlaşılamayan özel bir durumdur. Adem ve Havva'dan beri ne bir arada ne ayrı olmayı başaramayan kadın ve erkek ilişkileri. Bilimsel, psikolojik sosyolojik, tarihsel veya biyolojik hangi sebeple olursa olsun bir araya gelen kadınlar ve erkeklerin ilişkileri büyük sorun olmuştur. Formülü, sırrı, sihiri, gizemi çözülemeyen bazen çok kolay, bazen çok zor. Bazı aşklar hastalıklı bir ilişkiye dönüyor tedavisi mümkün olmuyor. Bazı aşklar da ilaç gibi geliyor hastalıkları tedavi ediyor. Yakışıklı bir aktörün röportajın da evliliğiyle, eşiyle ilgili söyledikleri çok etkilemişti beni ; "yıllardır migren ağrıları ile mücadele ederdim, korkunç başağrıları çekerdim, en az iki gün hastanede kalırdım hayatımın aşkıyla evlendiğimden beri beş yıldır baş ağrısı çekmiyorum" Ne güzel bir itiraf doğru insanla ilişki tedavi edebiliyor. Herkes o aktör kadar şanslı olamıyor, üçüncü sayfa haberlerinde hergün mutlaka bir aşk cinayeti okuyoruz. İlişki o kadar hastalıklı o kadar çıkmaza giriyorki çözüm taraflardan birinin diğerini öldürmesi oluyor. Ne birarada ne ayrı yaşayamayan insanların büyük çaresizliği.
Kuantum felsefesini savunanlara göre insanın ruh eşini bulması için önce  hayatla ve kendisiyle doğru bir ilişki kurması gerekir. İnsan kendini tanımazsa hayatına yön veremezse bir başka insanla doğru ilişki kuramaz. Ne istediğini bilmeyen insan ilişkisinde de ne aradığını bilemez.
Sunay Akın Aşık Veysel ile ilgili anlattığı hikaye de çok ilginçtir;
"Karı koca uyumuşlar çoktan. Daha doğrusu adam uyumuş, kadın kocasının rüya denizinde kulaç attığından emin olmak istiyor! Yataktan usulca doğrulan kadın, elbiselerini usulca giyerek, ses çıkarmasın diye yatmadan açık bıraktığı pencereden bahçeye atlıyor. Kadının gönlü başka bir adamdadır!.. Ve aşığı bir ağacın altında O’nu beklemektedir. İki sevgili kararlıdır, bu gece kaçacak, kimsenin kendilerini bulamayacağı bir yerde yeni bir hayat kuracaklar.
Birkaç saat sonra koşmaktan yorulan iki sevgili nefes nefesedir. Soluklanmak için verdikleri ilk molada kadın, evden kaçtığından beri ayakkabısının içinde bir şeyin kendisini rahatsız ettiğini söyleyerek, elinin çıkarttığı ayakkabının içine sokar. Kadın, avuçlarında tutuğuna inanamaz, elinde bir tomar para vardır!
Kadının geride bıraktığı kocası her şeyin farkındadır. Ama, der kendi kendine, bu kadının bende emeği var, çamaşırlarımı yıkadı, banyoda sırtımı sabunladı, önüme sıcak çorba koydu. Yaban elde muhtaç olmasın!..
Geride bırakılan koca, parasının bir kısmını, kendisini terk eden karısının giderek uzaklaşan adımlarının içine koymuştur." Aşık Veysel kendisini terk eden karısına karşı çok anlayışlı olmuş. Bazen insanın yapacağı en iyi şey gidene yol vermektir, kalması için ısrar etmemektir. İnsanın tercihleri, seçimleri kaderini belirlermiş.
Dünya döndükçe insan var oldukça aşk hep olucaktır, aşk vazgeçilmeyecek aranıcak, anlatılacak bulup bulup kaybedilecektir belkide! aşk oldukça  üzerine şarkılar şiirler, romanlar, mektuplar  yazılmaya devam edilecek aşk filmleri hala ağlatıcaktır bizi aşk oldukça bizler aşk sözlerini söylemeye devam edicez.
Hayat paylaştıkça güzeldir, tek başına yaşamak zor degil ama beraber yapılacak çok güzel şeyler var sağlıklı nefes alabildiğin her an kalbinde aşka yer aç................
Sait Faik Abasıyanık’ın sözü geliyor akla: ''Dünyayı güzellikler kurtaracak bir insanı sevmekle başlayacak her şey.''




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder