31 Aralık 2012 Pazartesi

Zuhal'in Kahvesi



 Bir varmış bir yokmuş evvel zaman içinde kalbur saman içinde masallarda yaşayan karakterler mutlu sonlara kavuşurmuş. Gökten düşen elmalar iyilere mutluluk kötülere ceza olurmuş. Pamuk prenses prensine kavuşur, Uyuyan güzel uyanır, Kırmızı başlıklı kız kötü kurttan kurtulur, Şirinler ormanlarında mutlu mesut yaşarmış..... 2012 yılı biterken masalların dışında yaşayan ölümlü insanlar yeni bir yıla girmenin heyecanını yaşarmış. Günler günleri, aylar ayları kovalar bir yıl daha biterken gerçek insanların masalları her zaman mutlu sonla bitmezmiş. Kurbağalar öpünce prense dönmeyebilir, kristal ayakkabı ayağına uyan prenses bulunamayabilir, kötü kalpli cadılar her zaman cezalarını çekmeyebilir, bal kabakları arabaya dönüşmeyebilir. Yinede insanoğlu her yeni yıldan masal tadında yenilikler beklermiş......Herkesin yeni başlangıçlara, yeni hayallere, yeni ümitlere ihtiyacı vardır. Herkese yeni yılda  kendi masalının prensi ve prensesi olmayı diliyorum. Yeni yılın mutluluk, huzur, sağlık ve güzellikler getirmesi dileğiyle. 2013 de herkese kendi tarihinde iz bırakacak mutlu hikayeler yaşamalarını dilerim.



“Bundan 20 yıl sonra , yaptıkların değil yapamadıkların için üzüleceksin.
Dolayısıyla halatları çöz. Limandan uzaklara yelken aç.
Rüzgarı yakala araştır, düşle, keşfet.
Yapabileceğin kadar söz ver.
Sonra söz verdiğinden daha fazlasını yap.
Oturarak başarıya ulaşan tek yaratık tavuktur.
Dalın ucuna gitmekten korkma. Meyve oradadır.
Aerodinamik yasalarına göre , o tombul ve tüylü arının hiç uçmaması gerekiyordu. Herhalde bunu ona hiç kimse söylemedi ki, uçuyor.
Başlamak için en uygun zamanı beklersen hiç başlamayabilirsin.
Şimdi başla!. şu anda bulunduğun yerden, elindekilerle başla.

HAYATTA YA TOZU DUMANA KATARSIN YA DA TOZU DUMANI YUTARSIN.” HUXLEY

27 Aralık 2012 Perşembe

Hayata Dair

 
"Her şeyi zaman varken yapmak gerek. Geciktirilmiş sözler, askıya alınmış hayaller, ertelenmiş itiraflar, gerçekleştirilmeyen buluşmalar; bir gün hepsi size pişmanlık olarak geri dönmeden önce, henüz vakit varken…”

Murathan Mungan

22 Aralık 2012 Cumartesi

Hayata Dair

 

Paulo Coelho'dan Yeni Yıl Yazısı

Bir insan her zaman sahnenin bittiğinin, perdenin indiğinin farkında olmalı. Gereken zamandan daha uzun kalmak için ısrar ederseniz, mutluluğu ve oynamamız gereken diğer sahnelerin anlamını yitiririz. Çemberleri tamamlamak, kapıları kapatmak, bölümleri sona erdirmek – ne isim verirseniz verin; önemli olan yaşamda bitmiş olan anları arkada bırakabilmektir.
İşinizi mi kaybettiniz? İlişkiniz sona mı eriyor? Ailenizin evinden mi ayrıldınız? Yurtdışına yaşamaya mı gittiniz? Uzun süren bir dostluk aniden bitti mi? Bunun neden olduğunu düşünerek uzun zaman geçirmek mümkün.
Kendinize yaşamınızda bu denli önemli ve büyük yer tutan şeylerin bir parmak şıklatması süresinde toza dönüşmesinin nedenlerini anlamadan yaşamınızda bir adım daha atmayacağınızı söyleyebilirsiniz. Ama bu yaklaşım, yaşamınızı paylaşan herkes için dehşetli biçimde stresli olacaktır : ebeveynleriniz, eşiniz, dostlarınız, çocuklarınız, kardeşiniz.
Herkes kitabın bölümlerini kapar, yeni sayfaları açar, yaşamına devam ederken sizi durağan bir biçimde görmek hepsini kötü hissettirecektir.

Şeyler olur ve geçer, ve bazen elimizden gelen en iyi şey onların gitmesine izin vermektir.
Bu yüzden, ne kadar acı da verse, hatıralardan arınmak bazen iyidir, küçük şeyleri yok etmek, eşyaları yetimhanelere bağışlamak, kitaplarınızı satmak ya da ödünç vermek.
Bu dünyada görünür olan herşey, aslında görünmeyen dünyanın ifadesidir, yüreklerimizde yer alan şeylerin bir izdüşümü.. -Ve hatıralardan arınmak, bazen yeni hatıralar için yüreklerimizde yer açmak anlamına gelir.

Bırakın gitsinler. Azat edin onları. Arının onlardan.
Kimse hayatı işaretli iskambil kağıtları ile oynamaz, yani bazen kazanır ve bazen de kaybederiz. Geri dönüş beklemeyin her zaman, emeklerinizin takdir edilmesini, dehanızın keşfedilmesini, aşkınızın anlaşılmasını.

Kendi duygusal televizyonunuzda aynı kanalı izlemeyi bırakın. Bir kayıptan ne kadar acı çektiğinizi gösteren o programı artık izlemeyin. O sizi sadece zehirliyor, başka bir şey değil.

Hiçbir şey, kırık aşk öykülerini kabul etmekten daha tehlikeli değildir hayatta; başlama tarihi olmayan söz verilmiş işlerden veya sizi “ideal zamanı” beklemeye sürekli mecbur eden kararlardan.

Yeni bir fasikül açılmadan, önceki bitirilmelidir: Kendinize geçmiş olanın tekrar geri gelmeyeceğini söyleyin.
Bir zamanlar o şey veya o kişi olmaksızın yaşayabildiğinizi hatırlatın – hiçbir şey yeri doldurulamaz değildir; bir alışkanlık bir ihtiyaç değildir.
Bu çok belirgin görülebilir, hatta zor olabilir, ancak çok önemlidir.

Çemberleri kapatmak. Gururunuz nedeniyle, yoksunluğunuz veya öfkeniz nedeniyle değil, artık ona hayatınızda yer kalmadığı için.

Kapıyı kapatın, müziği değiştirin, evi temizleyip tozu silkeleyin.

Eskiden olduğunuz kişi olmayı bırakın, ve şimdi olduğunuz kişiye dönüşün.

Mutlu Yıllar.
Paulo

19 Aralık 2012 Çarşamba

Yemek Masası

Yılbaşı hazılıkları zamanı, kırmızıların, yeşillerin, süslerin ve ışıkların zamanı.............güzel, rengarenk yılbaşı ağaçları, nasıl bir ağaç istersiniz süs olarak mı yenilebilir olarak mı?







18 Aralık 2012 Salı

Hayata Dair






“Dostluk, alternatif psikolojik yuvamızdır. Seçmeli bir gereksinim değildir; kişisel gelişimin gereğidir... Kişi birçok insanla dost olabilir ama bu ilişkilerin hiçbiri ne birbirine benzer ne de birbirinin yerini doldurabilir... Yaygın inanışın tersine, dostların ilişkilerini sürdürebilmeleri için düzenli olarak görüşmeleri, birbirlerine sık sık telefon etmeleri, uzun mektuplar ya da e-postalar yazmaları gerekmez. Bir kez kurulmaya görsün, dostluk kişi için belleğin parçası haline gelir, özümsenmiş bir bağlılığa dönüşür. İki gerçek dost hiç görüşmedikleri aylar, hatta yıllar sonrasında, ilişkilerine kaldıkları yerden devam edebilirler, sanki hiç ayrılmamışçasına kucaklaşabilirler. Dostluk, yabancılar arasındaki tüm ilişkilerin potansiyel olarak en uzak ömürlü olanıdır.” 


Dr Toksöz Karasu/ Huzurlu Yaşama Sanatı

16 Aralık 2012 Pazar

Hayata Dair

 
Duydum ki bizi bırakmaya azmediyorsun, etme.
Başka bir yar, başka bir dosta meylediyorsun, etme.

Sen yadeller dünyasında ne arıyorsun yabancı?
Hangi hasta gönüllüyü kastediyorsun, etme.

Çalma bizi, bizden bizi, gitme o ellere doğru.
Çalınmış başkalarına nazar ediyorsun, etme.

Ey ay, felek harab olmuş, altüst olmuş senin için...
Bizi öyle harab, öyle altüst ediyorsun, etme.

 
Ey, makamı var ve yokun üzerinde olan kişi,
Sen varlık sahasını öyle terk ediyorsun, etme.

Sen yüz çevirecek olsan, ay kapkara olur gamdan.
Ayın da evini yıkmayı kastediyorsun, etme.

Bizim dudağımız kurur sen kuruyacak olsan.
Gözlerimizi öyle yaş dolu ediyorsun, etme.

Aşıklarla başa çıkacak gücün yoksa eğer;
Aşka öyleyse ne diye hayret ediyorsun, etme.

Ey, cennetin cehennemin elinde oldugu kişi,
Bize cenneti öyle cehennem ediyorsun, etme.

Şekerliğinin içinde zehir zarar vermez bize,
O zehiri o şekerle sen bir ediyorsun, etme.

Bizi sevindiriyorsun, huzurumuz kaçar öyle.
Huzurumu bozuyorsun, sen mahvediyorsun, etme.

Harama bulaşan gözüm, güzelliğinin hırsızı.
Ey hırsızlığa da değen hırsızlık ediyorsun, etme.

İsyan et ey arkadaşım, söz söyleyecek an değil.
Aşkın baygınlığıyla ne meşk ediyorsun, etme
 
Mevlana Celaleddin Rumi