30 Haziran 2012 Cumartesi

Hayata Dair


''İnsanlar ırmaklara benzer. Su her tarafta sudur. Özellikleri aktığı yere ve zamana göre değişir. Bazen genişler, bazen daralır. Bazen parlak, bazen bulanık olur. Bazen ılık, bazen soğuktur. Her insan, üzerinde insanlara özgü bütün niteliklerin tohumlarını taşır. ''

İnsan Ne İle Yaşar - Lev N. Tolstoy,

27 Haziran 2012 Çarşamba

Zuhal'in Kahvesi



"Benim Hayatımı Yargılamadan önce; benim ayakkabılarımı giy, benim geçtiğim yollardan, sokaklardan, dağ ve ovalardan geç. Hüznü, acıyı ve neşeyi tat, benim geçtiğim senelerden geç, benim takıldığım taşlara takıl, yeniden ayağa kalk, Ve aynı yolu tekrar git, benim gittiğim gibi!!! Ancak ondan sonra beni yargılayabilirsin.''

 Kızıldereli Atasözü ne güzel özetliyor birini eleştirirken, yargılarken durup bir düşünmeli, kesin  bir hükme, bir karara varmadan önce tarafsız olabilmeli. Çok kolaydır eleştirmek şartları sebepleri düşünmeden en kötü, en olumsuz, en yargılayıcı karara varmak. Yaşadığımız kültür de yaşadığımız toplumda eleştirerek eğitmenin daha geçerli olduğu bir gerçektir. Biz karşımızdakini övmek beğenmek yerine eksiğini açığını bulup eleştirmeyi yargılamayı seçiyoruz. Belkide şımarmasını engeleyip daha iyi olması için en iyisinin bu olduğunu sanıyoruz. Oysa ki büyük küçük herkesin takdir edilmeye beğenilmeye teşvik edilmeye daha çok ihtiyacı vardır. Yapıcı eleştiri bile olsa dozunu aşan yorumlar yıkıcı sonuçlara yol açar. Sağlıklı iletişimin temel şartı tamamen katılmasanda, onaylamasanda, beğenmesende karşı taraftakine saygı duymaktır fikrine eserine projesine, onu anlamaya çalışmaktır.
 Herkesin bir şeyleri beğenmeme, sevmeme, hoşlanmama özgürlüğü vardır. Renkler, zevkler, tercihler, algılar farklı farklıdır, tartışılmaz. Hepimiz aynı filmi beğenmek zorunda değiliz, aynı müzikten hoşlanmaya biliriz, farklı farklı takımları tutabiliz. Klasik müzik sevmeyen birini zorla konsere götüremezsiniz, gitse bile uyuya kalır. Ama bu onun çok zevksiz olduğu veya klasik müziğin çok kötü olduğu anlamına gelmez. Büyük  emekler, büyük hayaller, büyük performanslar sonucu ortaya çıkan eseri beğenmeme özgürlüğü olabilir ama kötülemek hakaret etmek, olmadığını iddia etmek emeğe saygısızlıktır. Eleştirme adı altında kötülemek, hakaret etmek bazen küstahlık sınırına ulaşabiliyor. 



13 Haziran 2012 Çarşamba

Hayata Dair






"Sabırlı ol;
Bil ki her şeyin bir zamanı ve sırası vardır...
Bilinç boyutunda takdir edilmiş olanlar, kozmik boyutta yolculuğuna devam etmektedir ve madde boyutunda kesinlikle programlandığı biçimde ortaya çıkacaktır...
Bunu kimse önleyemez ve değiştiremez!..
Sana ait olanın sana ulaşmaması, sana ait olmayanın da sende kalması asla mümkün değildir...
Herkes layık olduğunu mutlaka bulacaktır!..
Ne eline giren için sevin, ne de seni terk eden için üzül...
Zira herkes kendi ortamı için var edilmiştir...
Emanet ortamda baki kalması mümkün değildir...
İsim, resim, şekil, biçim seni asla hedefinden saptırmasın..."


 Ahmed Hulusi

11 Haziran 2012 Pazartesi

Zuhal'in Kahvesi


Ferzan Özpetek'in Serseri Mayınlar filmindeki bu yemek sahnesi her ne kadar  bir aile trajedisine dönüşse de kalabalık yemek masalarında özel şeyler paylaşılır.  İnsanların en mutlu oldukları, en keyif aldıkları, en özel toplantılar yemek masasının etrafında yapılandır. İster iş toplantısı ister aile ister romantik bir buluşma olsun yemek eşliğinde bir masada oturarak halledilmeyecek durum yoktur. Bazen bir saat sürer bazen sabaha kadar, sohbeti muhabbeti yemeklerin lezzeti bir arada ruhunu da bedenini de doyurur. Her insan bir dünyadır, her insan bir hayat bir hikayedir her insanın anlatacak çok şeyi vardır. Herkesten öğrenicek bir ders vardır. Özel insanlar ile tanışmak bir yemek masası etrafında sohbet etmek, dinlemek hayatımıza bir renk kattığı gibi farklı bir bakış açısı bir vizyon getirir. ABD Başkanı Kennedy Beyaz Saray daki yemeklerde özel bir konuk varsa mutlaka çocuklarının ve gençlerin de masada olmasını istermiş. Çocukların konuktan öğrenecekleri çok şey olduğunu ufuklarının genişlemesi için yemek masalarının en iyi okul olduğunu savunurmuş.
Özel  bir grup ile yuvarlak masa şovalyeleri misali toplanmak hem ruhunu hem bedenini beslemek ....
Yemeğe düşkün İtalyanların eski geleneklerinde kadınlar cuma akşamından hazırlıklara başlarmış, uzun hafta sonu aile buluşmaları için. Sabaha kadar en güzel en özel yemekleri hazırlarlarmış . Cumartesi akşam üstü bütün aile bireyleri kalabalık bir masa etrafında toplanırmış  pazar gecesine kadar. Herkesin bir anda konuştuğu bazen gülüp bazende kavga edilen yemek bahanesi ile ilişkilerin güçlendiği sofralar.
İnsanın kendine yapacağı yatırım en karlısıdır, insanlarla tanışmak, beraber yemek yemek, onları dinlemek insanın ufkunu geliştirir, kişisel gelişimine yardım eder, yoluna yönüne ışık tutar.
İnsan insanla beslenir, insan insanla yaşar insan sosyal bir varlıktır. İnsan deneyimler ile daha çabuk öğrenir. İnsan paylaştıkça bilgi sahibi olur. Bayramlar, kutlamalar, özel günlerde yada özel olmasa da  bir araya gelinen günlerde yemek bahanesi ile paylaşılan duygular. Ziyafete dönüşen kalabalık yemek masalarında sıcak yaz günlerini daha keyifli geçirmek dileğiyle .......Afiyet olsun Bon Appetit


"Şölensiz cenaze, ziyafetsiz düğün, yemeksiz vaftiz, kavurmasız pazar olmaz. Kutlama yapılan veya matem tutulan yerde ziyafet de yapılır, üstelik başkalarıyla birlikte. Arzuladığın için ,teselli olman için ve dünyanın ördüğü ağda kim olduğundan emin olman için birlikte yenilir yemekler...."Gabriele Von Arnim



1 Haziran 2012 Cuma

Hayata Dair


Çok karlı bol yağmurlu günlerin ardından nihayet yaz geldi.............Baharın keyfini fazla çıkaramadan soğuk günlerden sıcak yaz günlerine hızlı geçiş yaptık.........Günlerin daha uzadığı açık havada daha çok vakit geçirilen yaz mevsimi......Sıcaklar ne kadar bunaltıcak olsa da deniz havuz aktiviteleri bol bol piknikler ile taze sebzeler meyveler ile serinlenecek günlere..........















Rüya gibi bir yazdı. Yarattın hevesinle
Her anını, her rengini, her şiirini hazdan.
Hala doludur bahçeler en tatlı sesinle!
Bir gün, bir uzak hatıra özlersen o yazdan

Körfezdeki dalgın suya bir bak, göreceksin:

Geçmiş gecelerden biri durmakta derinden;
Mehtap... iri güller... ve senin en güzel aksin...
Velhasıl o rüya duruyor yerli yerinde!
 

YAHYA KEMAL