31 Aralık 2013 Salı

Zuhal'in Kahvesi,

 
İYİ SENELER
 
 



Hint Felsefesine göre "İçinde başlangıç yapılan her an, doğru andır. Her şey doğru anda başlar, ne erken ne geç. Hayatımızda yeni bir şeyler olmasına hazırsak, o da başlamaya hazırdır.

 "Bitmiş olan bir şey bitmiştir. Bu kadar basittir. Hayatımızda bir şey sona ererse, bu bizim gelişimimize hizmet eder. Bu yüzden serbest bırakmak, gitmesine izin vermek ve elde etmiş olduğun bu tecrübeyle ileriye doğru bakmak daha iyidir.  Kendine iyi bak. Tüm kalbinle sev. Sonuna kadar hayatın tadını çıkar. Hayatınızdaki her gün bir hediyedir, kıymetini bilin."

Yeni yılda herkese güzel başlangıçlar, yeni umutlar , huzurlu ve mutlu günler............



15 Aralık 2013 Pazar

Hayata Dair








Geçmiş, zihinlerimizi kaplayan bir sis bulutundan ibaret. Gelecek ise, başlı başına bir hayal perdesi: ne geleceğimizi bilebilir, ne geçmişimizi değiştirebiliriz. Sufi daima şu anın hakikatini yaşar.
Elif Şafak

15 Ekim 2013 Salı

Hayata Dair

   




İYİ BAYRAMLAR


1 Eylül 2013 Pazar

Şiir





ÖZDEMİR ASAF
Öyle bir ilkyaz ol ki korkut yaprakları,
Öyle bir son yaz ol ki tut yaprakları,
Sararıp dökülürken güz rüzgarlarında
Ardında savrulsunlar, unut yaprakları.
Sevinçlerinde onlar vardı, hüzünlerinde onlar
Seninle yeşerdiler, seninle soldular..
Olsunlar senden sonra da umut yaprakları. 


 











25 Ağustos 2013 Pazar

Hayata Dair




Kötü günümde yanımda olmadığın zaman vazgeçtim.
Canın sıkıldığında benimle paylaşmadığını, kırılacak veya tedirgin olacak olsam bile düşüncelerini açıkça söylemediğini anladığım zaman vazgeçtim.
Bana yalan söylediğini anladığım zaman vazgeçtim.
Gözlerime baktığında kalbinle bakmadığını ve bana hala söylemediğin şeyler olduğunu hissettiğimde vazgeçtim.
Her sabah benimle uyanmak istemediğini, geleceğimizin hiçbir yere gitmediğini anladığım zaman vazgeçtim.
Düşüncelerime ve değerlerime değer vermediğin için vazgeçtim.
Ağrılarımı dindirecek sıcak sevgiyi bana vermediğinde vazgeçtim.
Sadece kendi mutluluğunu ve geleceğini düşünerek beni hiçe saydığın için vazgeçtim.
Tablolarımda artık kendimi mutlu çizemediğim ve tek neden “sen” olduğun için vazgeçtim.
Bencil olduğun için vazgeçtim.
Bunlardan sadece bir tanesi senden vazgecmem için yeterli değildi, çünkü sevgim yüceydi.
Ama hepsini düşündüğümde senin benden çoktan vazgeçtiğini anladım.
Bu yüzden ben de senden vazgeçtim.

Frida Kahlo

21 Ağustos 2013 Çarşamba

Şiir




Bunca zaman bana anlatmaya çalıştığını, kendimi bulduğumda anladım.
Herkesin mutlu olmak için başka bir yolu varmış,
Kendi yolumu çizdiğimde anladım..
Bir tek yaşanarak öğrenilirmiş hayat, okuyarak, dinleyerek değil..
Bildiklerini bana neden anlatmadığını, anladım..
Yüreğinde aşk olmadan geçen her gün kayıpmış,
Aşk peşinden neden yalınayak koştuğunu anladım..
Acı doruğa ulaştığında gözyaşı gelmezmiş gözlerden,
Neden hiç ağlamadığını anladım..
Ağlayanı güldürebilmek, ağlayanla ağlamaktan daha değerliymiş,
Gözyaşımı kahkahaya çevirdiğinde anladım..
Bir insanı herhangi biri kırabilir, ama bir tek en çok sevdiği, acıtabilirmiş,
Çok acıttığında anladım..
Fakat, hak edermiş sevilen onun için dökülen her damla gözyaşını,
Gözyaşlarıyla birlikte sevinçler terk ettiğinde anladım..
Yalan söylememek değil, gerçeği gizlememekmiş maarifet,
Yüreğini elime koyduğunda anladım..
”Sana ihtiyacım var, gel ! ” diyebilmekmiş güçlü olmak,
Sana ”git” dediğimde anladım..
Biri sana ”git” dediğinde, ”kalmak istiyorum” diyebilmekmiş sevmek,
Git dediklerinde gittiğimde anladım..
Sana sevgim şımarık bir çocukmuş, her düştüğünde zırıl zırıl ağlayan,
Büyüyüp bana sımsıkı sarıldığında anladım..
Özür dilemek değil, ”affet beni” diye haykırmak istemekmiş pişman olmak

Gerçekten pişman olduğumda anladım..
Ve gurur, kaybedenlerin, acizlerin maskesiymiş,
Sevgi dolu yüreklerin gururu olmazmış,
Yüreğimde sevgi bulduğumda anladım..
Ölürcesine isteyen, beklemez, sadece umut edermiş bir gün affedilmeyi,
Beni af etmeni ölürcesine istediğimde anladım..
Sevgi emekmiş,
Emek ise vazgeçmeyecek kadar, ama özgür bırakacak kadar sevmekmiş…


CAN YÜCEL

10 Temmuz 2013 Çarşamba

Hayata Dair

Mutlu olmanın yolları!

Farklı milletlerden bilim adamlarının yaptığı 13 araştırmada, mutlu olmak için 8 basit öneride bulunuldu. Araştırmacılar, "Psychological Bulletin" dergisinde yayımlanan araştırmada "mutluluğun reçetesini" yazdı.

Hedefleriniz olsun
Uzun ya da kısa vadeli hedefi olanların üzüntüden daha kolay sıyrıldığı, hedeflerin hayata anlam kattığı ve çevreyle ilişkilerin daha sıkı olmasına katkıda bulunduğu vurgulandı.

İyi arkadaşlar edinin
Sosyal ilişkilerin mutluluk için önemli olduğunu belirten bilim adamları, sağlam arkadaş ilişkileri kuranların daha mutlu olduğuna vurgu yaptı.

Hayatınızda daha çok mavi olsun
Mavi rengin kişinin kendine güvenini artırdığını ve stresi azalttığını belirten bilim adamları, bu durumun da mutlulukta önemli rol oynadığına dikkati çekti.

Sabırlı olun
Mutluluğun beklemekten geçtiğini vurgulayan bilim adamları, güzel anların değerini daha iyi anlayabilmek için sabırlı olunması gerektiğini belirtti.

Gece 6 saatten fazla uyuyun
Araştırmacılar, gece 6 saatten fazla uyuyan (ortalama 6 saat 15 dakika) yetişkinlerin güne iyi başladığını belirtti. Çocuklara ve gençlere ise 8 saat uyumaları önerildi.

Başkalarına yardım edin
Hediye alanlar, parasal yardımda bulunanlar ya da hayır işleri yapanların mutlu ettikleri için daha mutlu oldukları vurgulandı.

Yeniliklere açık olun
Yeni deneyimlere açık olan kişilerin daha mutlu olduğunu belirten bilim adamları, yeni şeyler öğrenmenin beyni ve merak duygusunu harekete geçirdiğini de belirledi.

Sevin
Araştırmacılar sevgi, aşk ve hayatı bir başkasıyla paylaşmanın da mutlulukta büyük rol oynadığını ifade etti.
-Alıntı-

10 Nisan 2013 Çarşamba

Hayata Dair



" İnsanların çoğu, ölümlerinden kısa bir süre öncesine kadar yaşamın ne olduğunu keşfedemez...
Gençken günlerimizi toplumsal beklentileri karşılamak için çabalayarak geçiririz...
Yaşamın büyük hazlarının peşinde koşmakla öylesine meşgulüz ki, yağmurlu bir günde çocuğumuzla parkta çıplak ayak dans etmek, bahçeye gül dikmek, ya da güneşin doğuşunu izlemek gibi küçük olan şeyleri kaçırırız...
En yüksek dağları fethettiğimiz, fakat kendimize hakim olamadığımız bir çağda yaşıyoruz...
Daha yüksek binalarımız var, fakat sabrımız çok az...
Daha tutkulu, fakat daha mutsusuz... 
Zihinlerimiz daha dolu, fakat yaşamlarımız daha boş...
Yaşamın anlamı ve onun içindeki değerli rolünüzü keşfetmek için, ölüm döşeğini beklemeyin..."
Robin Sharma

6 Nisan 2013 Cumartesi

Hayata Dair









İstanbul için Lale zamanı.................

İsmini bir devre veren, festivaller kutlamalar ile onurlandırılan, adına şarkılar şiirler romanlar yazılan, özel bir çiçek Lale; hayatın, aşkın ve ölümsüzlüğün sembolü .....
 İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından düzenlenen ve Nisan ayı boyunca devam edecek olan, 8. İstanbul Lale Festivali  başlıyor.

2013 Yılı İstanbul Lale Mevsimi için,  yaklaşık 14 Milyon 420 Bin adet; 70 türü ağırlıklı olmak üzere toplam 270 tür lale dikildi.


Uykulu gözlerle döndüm rüyamdan
Sana sarı laleler aldım, çiçek pazarından
Sen olmasan buralara gelemezdim ben
Sevemezdim bu şehri, anlamazdım dilinden

Nasıl bir sevdaysa bu karşı koyamam
Dayanamam kıskanırım seni paylaşamam
Satırlar uçar gider aklımdan
Sana sarı laleler aldım çiçek pazarından

Uykulu gözlerle döndüm rüyamdan
Sana sarı laleler aldım, çiçek pazarından
Sen olmasan buralara gelemezdim ben
Sevemezdim bu şehri, anlamazdım dilinden

Yeniden başlasam bu sefer korkmadan
Koklayıp birbirimizi çöpe atmadan
Satırlar uçar gider aklımdan
Sana sarı laleler aldım çiçek pazarından
  MFÖ

1 Mart 2013 Cuma

Hayata Dair











Baharın ilk günü bugün havalar hala soğuk olsada teknik olarak kış mevsiminin sona erdiği ilkbaharın başladığı gün...............Doğanın tekrar uyandığı, havaların  ısınmaya başladığı, çiçeklerin açtığı, güneşin bol bol göründüğü bahar günlerine giriyoruz. Kışın kasvetli soğuk günlerinden pırıl pırıl güneşli günlere daha keyifli daha ümitle yeni başlangıçlara.....


Tüyden hafif olurum böyle sabahlar
Karşı damda bir güneş parçası,
İçimde kuş cıvıltıları, şarkılar;
Bağıra çağıra düşerim yollara;
Döner döner durur başım havalarda.

Sanırım ki günler hep güzel gidecek;
Her sabah böyle bahar;
Ne iş güç gelir aklıma, ne yoksulluğum.
Derim ki: "Sıkıntılar duradursun!"
Şairliğimle yetinir,
Avunurum.


 Orhan Veli

14 Şubat 2013 Perşembe

şiir



Zaman nasıl akıp gidiyor
İnsanlar maskelerini ne çok seviyor
Yıllarca bir yalanla bir ömür geçiyor da
Hiç kimse yok bir tek günü sonuna kadar yaşamaya
Mecbursun yalnızlığa

Oysa sevgili, bir tek sevgili
Nasıl değiştirir dünyanın gerçeğini
İçimdeki fırtına ele geçirdi beni
Bir gün baktım hiç korkmadan aynaya
Orda yeniden gördüm kendimi
İşte sevgili, bir tek sevgili
Nasıl değiştirir dünyanın gerçeğini

Şimdi asla pişman değilim
Yaşadığım herşeyin bedelini ödedim
Nasıl olsa bir gün gelir duygular bulur yerini
Hem cehennem, hemde cennet yeryüzünün mevsimleri
O kadar şey değişti ki
Artık kimse masum değil
Duygular çok eskidi

O zamanlar biz ne güzel çocuklardık
Dünyaya aydınlık gözlerle bakardık
Ve işte o zaman kırdığın bu kalp
Şimdi kırıyor başka kalpleri
Aşkta kazanmak dedikleri kaybetmektir bir çok şeyi

Murathan Mungan



26 Ocak 2013 Cumartesi

Hayata Dair




Şu yeryüzünde insanın bir tarafı daima aç kalıyor, ya karnı, ya kalbi, ya kafası... Ve bazen de hepsi. Bu açlıkları gidermek için savaşmak güzel; bir o güzel zaten, gerisi can sıkıntısı...
* * *
ÇETİN ALTAN

13 Ocak 2013 Pazar

Hayata Dair





"Tutarlılık insan yaşayışında çok bulunur bir şey değil. Adam burada haktan bahsederken öbür yanda bir başkasını dolandırmanın iç hesabını yapabilir. Her anın ve her kişinin pek çok yüzü var."
METİN KAÇAN

12 Ocak 2013 Cumartesi

Şiir



Dal goncayı bir sabah açılmış buldu,
Gül melteme bir masal deyip savruldu
Dünyada vefasızlığa bak; On günde
Bir gül yetişip, açıp, solup kayboldu,
Sen acırken bana, hiç bir günahımdan korkmam
Benle oldukça; Yokuş, engebe, yoldan korkmam
Beni ak yüzle diriltirsin a Tanrım, bilirim;
Defterim dolsa da suçlarla, siyahtan korkmam

Ömer Hayyam

5 Ocak 2013 Cumartesi

Hayata Dair


Osman Müftüoğlu'ndan çok güzel yeni yıl yazısı;
 
"Hayat enerjimizin kaynağı sadece yiyip içtiklerimiz değildir. Ruhsal bir enerji de üretiyoruz. Hayat ihtiyacı olan enerjiyi sadece bedende değil, ruhta da üretmek zorundadır ve enerjisini “bedenden çok ruhtan” almaktadır.
Enerjik ve canlı biri olmayı, her sabaha “zımba gibi uyanmayı”, gün boyu “taş gibi sağlam ve güçlü kalmayı” istiyorsanız, beden ve ruh enerjinizi birlikte üretmenin bir yolunu bulmanız lazım.
Bunun için de hayat çorbanızın içine sadece havuç, kabak, patates, soğan değil, birer tutam coşku, sevinç, keyif, birer parmak ümit, kahkaha, heyecan ve en az bir avuç da huzur katmalısınız.
Ruhsal enerjinizi artırma yolunda yapabileceğiniz daha pek çok şey var: Hoş görmelisiniz. Affetmelisiniz. Ruhlu bir hayata öncelik vermelisiniz. Dostluklarınızı güçlendirmeli, hayata tutkuyla sarılmalı, dahası tutkuyu şefkate dönüştürmeyi bilmelisiniz. Ben değil, biz demelisiniz. Sadelikte ısrar etmeli, çoğaldıkça azalabilmelisiniz. Geçmişte kimdiyseniz şimdi de o olabilmelisiniz. Dönüşümden korkmamalı, yenilenmeye direnmemelisiniz. Hayatınızı büyütüp ona yeni anlamlar katmayı ihmal etmemeli ama köklerinizi de güçlendirmelisiniz.
Hayat enerjisinin kaynağı bedenden çok ruhtadır. Bu sebeple nedenini anlayamadığınız yorgunluk, durgunluk, bitkinlik, halsizlik, uykusuzluk, hatta çarpıntı, yürek sıkışması, sırt, boyun, bel ağrısı, kaşıntı ve egzamaların kaynağını ruhsal enerjinizin azalması daha doğrusu ruhsal enerjiyi üreten iç jeneratörünüzün bozulmasında aramalısınız.
Bu tür bozulmalar ve bunların yarattığı sorunlarla en çok da korku, endişe, öfke, üzüntü, güvensizlik, kıskançlık, umutsuzluk gibi duyguların yoğunlaştığı dönemlerde karşılaşacağınızı unutmamalısınız.
Ruhsal enerji kaybını önlemek için yapılabilecek şeylerden bazıları da şunlar olabilir...
Her şeyden önce birazcık yavaşlayın. Sağlıklı bir ruh, bedeni ile yan yana yürüyen, ona gecede gündüzde, korkuda sevgide, tasada, endişede eşlik edendir. Hız bedeni ruhtan koparır, hayatı ıskalatır. Ruhunuzu bedeninizden ayırmayın, hızlandırıp yormayın. 
Beden ve ruhunuza baş başa kalmaları, konuşup anlaşmaları için zaman tanıyın. Dinlenmeye, uyumaya, gezip tozmaya ve hayatı daha çok paylaşmaya bakın.
Hayata daha çok dokunmak, huzur, keyif, neşe eklemek, “pas geçmemek” istiyorsanız ilk adımın yavaşlamak olduğunu aklınızdan hiç çıkarmayın.
Kabalık, öfke, kin, nefret, kıskançlık, endişe, panik gibi kavramları uzakta bırakın, kapınızdan bile sokmayın.


Olur olmaz şeylere kızıp sinirlenmeyin. Her şey, her zaman daha önce hesaplanan, ölçülüp biçilenden farklı boyutlar kazanabilir. Çevrenizde sizi üzen, bunaltan şeyler yoğunlaşabilir. Bunları da ‘çevresel bir kirlenme’ gibi algılayın. ‘Huzurlu olmak, içe dönük yaşamda da önceden örgütlü olmayı gerektirir.
Kafa karışıklığı, güçlük, çatışma ve karşıtlıklar hep olacaktır. Marifet, bu durumlarda da sinirlenmemek, kızmamaktır. İç sükûneti, olabildiğince korumaktır’ diyor Vincent Peale. Huzur ve sükûnetin ürettiği enerji, temiz, organik bir enerjidir.  Kızgınlık, öfke, nefret gibi zararlı şeyleri ihtiva etmez.


Hayat enerjisini daha fazla üretmenin bir yolu daha çok sevmektir.
Mümkünse de sınırsız, karşılıksız sevmektir. Sevgi oktanı çok yüksek, fiyatı çok ucuz, paylaştıkça çoğalabilen yakıttır. Ruhsal bagajınıza daha çok sevgi yükleyin.


Bazen kabul edin! Gerektiğinde tabiî ki direnmelisiniz. Ama uzun süreli dirençlerin, beyhude karşı gelmelerin, streslerin adrenalin, kortizol ve ensülin gibi “fazlası can yakan” ve “enerji azaltan” hormonları arttırdığını bilmelisiniz.
Her şeyin kontrol edilemeyeceğini, bazı şeylerin ilahi takdire bağlı olduğunu unutmayın. Biraz şans, kader, kısmet ve biraz da ilahi takdir hayatın içinde mutlaka vardır.
Elinize iyi kartlar gelmediğinde, mevcut kartlarla yetinin, sabredip bekleyin, mevcudu kabul edin,  ‘Bu da geçer’ deyin.  Hayat sonsuz bir enerjidir ve her enerji gibi bu enerjiyi de sürekli üretmek, üretirken tükenmemek, tüketmemek, kirletmemek ve iyi yönetmek gerekiyor.
Marifet hayatı uzatmakta değil, hayatı huzurlu kılmakta, ona yeni ve farklı hayatlar eklemekte, ritmini ve hızını bozmamaktır.
İnsanlar şişirilen kasları, silinen kırışıklıkları ile genç kalmıyor. Genç kalmak, yaşadığıyla övünebilmek, istediğinde başını alıp gidebilmek, istediğinde kaldığı yerden ya da sil baştan başlayabilmektir.  Hayata taraf olmaktır. Hayatı ıskalamamaktır. Hayatın içinde kalmaktır. Hayata her yaşta ve her sabah yeniden başlamaktır..."