31 Ocak 2011 Pazartesi

Zuhal'in Kahvesi

İyi bir yemek yapmak için malzemeler çok önemlidir, belli ölçülerde şeker- tuz -limon konursa tadı daha lezzetli olur. Kararında, kıvamında herşeyden biraz sabırla, özenle pişirilen yemek afiyetle yenir. Bazen hazmı zor olabilir yenen yemeğin mideye oturur belki  son kullanma tarihi geçmiştir yememek gerekirdi. İlişkilerinde- dostluklarında son kullanma tarihi vardır buna rağmen sürdürmeye çalışmak sağlığa zarar verir. İyi pişmemiş bir yemek gibi belki de yanlış malzeme yanlış ölçü konmuştur. Bazı birliktelikler zaman, mekan veya çıkar beraberliğidir devam edemeyebilir. Hayatımızın içinde sürekli birileriyle evlilik, dostluk, aşk yada arkadaşlık sıfatıyla bereberizdir bazıları hava gibi su gibidir mutlaka varolurlar. Bazı ilişkiler  hastalık gibidir bizi sürekli yorar,  hasta eder  bazıları ise ilaç gibidir varlıkları tedavi eder....Gönül bağı kuvvetli ruhuna hitabeden ilişki kurabilmek başarıdır, yoran ilişkiyi sürdürmek sorundur.
Psikoterapist Mira Kirshenbaum'un  "Sona Erdirilemeyecek Kadar İyi Sürdürülemeyecek Kadar Kötü" adlı kitabının adı ilgimi çekmişti. Bazı ilişkiler vardır, yıllardır sürüyordur ama aksayarak süren bir ilişkidir. Sona erdirilmeyecek kadar idare ediyordur ama sürdürülemeyecek kadar da kötüdür, arada bir yerde ayakları havada kalmış bir ilişkidir. Hayatımıza aldığımız ama hayatımızı beraber geçiremediğimiz insanlar, arkadaş ya da eş bizle ama bize uymayan insanlar.
Yılbaşından 2 gün önce ünlü bir şarkıcının 20 yıllık eşi sadece bir mektupla evliliğini bitirip çekip gitmiş.. 2 değil 5 değil 10 değil 20 yıl belki sürdürmek için uğraşmış yada bitirmeye cesaret edememiş?
İnsanın en temel ihtiyaçlarından biri iletişim kurmak anlamak- anlaşmak -anlaşılmaktır. Kötü giden ilişkiler insanı mutsuz depresif hale sokar özgüvenini kaybettirir. Sağlıklı bir ilişki ruh sağlığı yerinde insan ve uyumlu hayat getirir.
İnsanlar kurduğu  ilişkilerinin temelinde güven duygusu aramalı , paylaşımcı, gelişen, değişikliklere açık, kendini rahat hissetmeli. Sorunlu ilişki sorunlu insanlar doğurur, sürdürülemiyecek hale gelen ilişki insanı mutsuz, huzursuz eder.
Sözlükte arkadaş anlamı güvenebileceğimiz bizi arkadan vurmayacak olan samimiyetine güvendiğimiz kişilere verdiğimiz isim olarak tanımlanır. İyi insan iyi arkadaş-iyi eş olur iyi ilişki iyi iletişim doğurur.Gerçekten güvenebilmek gerçekten tanıyabilmek ve gerçek ilişki kurabilmek. Hayal kırıklığına uğramak o kadar yıl tanıyamamak  sahte bir arkadaşlık kurmak en acısı............... 
"Orta sınıf ahlakıyla yetişenlerin çok iyi bildiği o vefa duygusuyla, bana benzemeyeni de sevebilmeyi, anlayabilmeyi değerli addederek, 25 yıla yakın sürdürdüğüm bu arkadaşlıktan hep içime sinmeyen, önceleri adını koyamadığım, içten içe hep rahatsızlık veren tuhaf bir sezginin; sonunda bana rağmen pembe balonu patlatması yüzünden arkadaşlığı bitirdim Sen en büyük harfler, en iri kelimeler ve büyük kahkahalarla gereğinden fazla sevgiden, iyilikten, dostluktan, sadakatten bahsederken çıkardığın gürültünün bana, hiç durmadan babamın, ‘İnsan en fazla kendinde olmayandan söz eder’ cümlesini hatırlatmasına engel olamadığım için bitiriyorum arkadaşlığımı... Sonunda bir reklam filmi hizmetine sunulan o kocaman kahkahayı, bir türlü sahici bir gülüşe benzetemediğim, insanın içine neşe yerine niye korku saldığını bir türlü keşfedemediğim için sona erdiriyorum...Son olarak ‘zalimin meclisinde oturan da zalimdir’... Zalimin meclisinde oturmak istemediğim için bitiriyorum ilişkimi...... ”  diyordu  Sezen Aksu Hıncal Uluç ile 25 yılık dostluğunu bitirirken............

29 Ocak 2011 Cumartesi

Hayata Dair

Yaşam İçin 13 Satır
1. Seni sen olduğun için değil, seninle birlikte olduğumda ben olduğum için seviyorum.

2. Hiç kimse gözyaşlarını hak etmez, onlara layık olan kişi ise seni ağlatmaz.


3. Sen istediğinde sana aşık olmaması, sana aşık olmadığı anlamına gelmez.


4. Gerçek arkadaş, elini tutan, kalbine dokunandır.


5. Birisine yabancılaşmanın en kotu biçimi yanında oturuyor olup ona hiç bir zaman ulaşamayacağını bilmektir.


6. Hiç bir zaman gülümsemekten vazgeçme, üzgün olduğunda bile! Gülümsemene kimin, ne zaman aşık olacağını bilemezsin..


7. Tüm dünya için sadece bir kişi olabilirsin fakat bazıları için sen bir dünyasın.


8. Zamanı onu seninle birlikte geçirmeye hazır olmayan biriyle geçirme.


9. Belki de Tanrı uygun kişiyi tanımandan önce yanlış kişilerle tanışmanı, onu tanıdığında minnettar olman için istedi.


10. “Bitti” diye üzülme, “yaşandı” diye sevin.


11. Her zaman seni üzecek birileri olacaktır, yapman gereken insanlara güvenmeye devam etmek, kime iki defa güveneceğine daha fazla dikkat etmektir.


12. Birini daha iyi tanımadan ve bu kişinin senin kim olduğunu bilmesinden önce kendini daha iyi bir kişiye dönüştür ve kim olduğunu bilerek kendine güven.


13. Kendini çok zorlama, en güzel şeyler onları en az beklediğinde olur.
“YAŞANAN HER ŞEYİN BİR SEBEBİ VARDIR”
- Gabriel Garcia Marquez


28 Ocak 2011 Cuma

Hayata Dair

Bugün yaklaşık 16 milyon öğrenci  karne heyecanı yaşayacak. İyi tatiller..................

27 Ocak 2011 Perşembe

Hayata Dair


Paulo Coelho'un  yeni yıl yazısı;
Bir insan her zaman sahnenin bittiğinin, perdenin indiğinin farkında olmalı. Gereken zamandan daha uzun kalmak için ısrar ederseniz, mutluluğu ve oynamamız gereken diğer sahnelerin anlamını yitiririz.
Çemberleri tamamlamak, kapıları kapatmak, bölümleri sona erdirmek – ne isim verirseniz verin; önemli olan yaşamda bitmiş olan anları arkada bırakabilmektir.
İşinizi mi kaybettiniz? İlişkiniz sona mı eriyor? Ailenizin evinden mi ayrıldınız? Yurtdışına yaşamaya mı gittiniz? Uzun süren bir dostluk aniden bitti mi? Bunun neden olduğunu düşünerek uzun zaman geçirmek mümkün.
Kendinize yaşamınızda bu denli önemli ve büyük yer tutan şeylerin bir parmak şıklatması süresinde toza dönüşmesinin nedenlerini anlamadan yaşamınızda bir adım daha atmayacağınızı söyleyebilirsiniz. Ama bu yaklaşım, yaşamınızı paylaşan herkes için dehşetli biçimde stresli olacaktır : ebeveynleriniz, eşiniz, dostlarınız, çocuklarınız, kardeşiniz.
Herkes kitabın bölümlerini kapar, yeni sayfaları açar, yaşamına devam ederken sizi durağan bir biçimde görmek hepsini kötü hissettirecektir.Şeyler olur ve geçer, ve bazen elimizden gelen en iyi şey onların gitmesine izin vermektir.
Bu yüzden, ne kadar acı da verse, hatıralardan arınmak bazen iyidir, küçük şeyleri yok etmek, eşyaları yetimhanelere bağışlamak, kitaplarınızı satmak ya da ödünç vermek.
Bu dünyada görünür olan herşey, aslında görünmeyen dünyanın ifadesidir, yüreklerimizde yer alan şeylerin bir izdüşümü.Ve hatıralardan arınmak, bazen yeni hatıralar için yüreklerimizde yer açmak anlamına gelir.
Bırakın gitsinler. Azat edin onları. Arının onlardan.
Kimse hayatı işaretli iskambil kağıtları ile oynamaz, yani bazen kazanır ve bazen de kaybederiz. Geri dönüş beklemeyin her zaman, emeklerinizin takdir edilmesini, dehanızın keşfedilmenizi, aşkınızın anlaşılmasını.
Kendi duygusal televizyonunuzda aynı kanalı izlemeyi bırakın. Bir kayıptan ne kadar acı çektiğinizi gösteren o programı artık izlemeyin. O sizi sadece zehirliyor, başka bir şey değil.
Hiçbir şey, kırık aşk öykülerini kabul etmekten daha tehlikeli değildir hayatta; başlama tarihi olmayan söz verilmiş işlerden veya sizi “ideal zamanı” beklemeye sürekli mecbur eden kararlardan.
Yeni bir fasikül açılmadan, önceki bitirilmelidir: Kendinize geçmiş olanın tekrar geri gelmeyeceğini söyleyin kendinize.Bir zamanlar o şey veya o kişi olmaksızın yaşayabildiğinizi hatırlatın – hiçbir şey yeri doldurulamaz değildir; bir alışkanlık bir ihtiyaç değildir.Bu çok belirgin görülebilir, hatta zor olabilir, ancak çok önemlidir.
Çemberleri kapatmak. Gururunuz nedeniyle, yoksunluğunuz veya öfkeniz nedeniyle değil, artık ona hayatınızda yer kalmadığı için.Kapıyı kapatın, müziği değiştirin, evi temizleyip tozu silkeleyin.
Eskiden olduğunuz kişi olmayı bırakın, ve şimdi olduğunuz kişiye dönüşün.
Mutlu Yıllar.

26 Ocak 2011 Çarşamba

Hayata Dair


Hepimizin dengemizi yitirdiğimiz  anlar vardır. Böyle zamanlar için aklımızda ileri seviyede tepkiler oluşturmuş olmamız önemlidir.Ortalığı "dağıtmakla" övünenler önce kendileri parçalanır. Kaostan bahsedenler kaosu sık ve düzenli olarak yaşarlar, ama huzurlu olanlar sakin bir şekilde "bu beni etkilemez,hiç rahatsızlık duymuyorum" deyip geçer. 
 %100 Düşünce Gücü -Jack Ensign Addington

25 Ocak 2011 Salı

Kitaplar

     KADIN, YEMEK VE TANRI
Zen ustası Shunryu Suzuki Roshi’in dediğine göre, aydınlanma tek bir şeyi sonuna kadar takip etmektir ve eğer aç olmadığım halde hissetiğim yemek yeme dürtümü, merkezine kadar takip edersem, sevmek, yaşamak ve ölmek hakkında inandığım her şeyi o anda orada bulabileceğimi kısa sürede anladım.

Rahatsızlıklardan kurtulmak için yiyecekleri kullanmak yerine tahammül edilmez olduğunu düşündüklerine tahammül etmeyi öğreneceğimizi anlatırım.
Kilo problemi olan ve zayıflamak için çaba harcayan birisiniz. Kaybolmuş veya çaresiz hissetmenize gerek yoktur.
Kadınların aç olmadıkları halde yemeye yönelmelerinin sebebi, adını koyamadıkları bir şeylere olan açlıklarıdır. Günlük hayatın sıkıntılarının ötesinde olan bir şeydir bu….
Duygusal yeme alışkanlığı, işler istediğimiz gibi gitmediğinde kendimizi uzaklaştırmak için kullandığımız yoldur.
Açlığınızı veya tokluğunuzu gerçekten dinlediğiniz her zaman kilo verirsiniz.
Bozukluk şu ki tahammül edilemez olan şu anki hayatımız değil, kaçtığımız acılar zaten yaşandı.Biz ters istikamete doğru yaşıyoruz.
İster 150 kilo olsun ister 70, aç olmadığınız zaman yemek yiyorsanız, yiyecekleri ilaç olarak kullanıyorsunuz demektir. Sıkıntı, hastalık, kayıp, yas, boşluk, yalnızlık ve reddedilmenin üstesinden gelmeye çalışıyorsunuz.
Eğer yiyecekleri uyuşturucu gibi kullanmaya devam ederseniz, eğer hayatınız kilonuz olursa, Kilo Probleminizle ilgisi olmayan her şeyi kaçırırsınız.
İnsanlara kendi bedenlerini dinlemeyi ve saygı duymayı öğretmenin en zor tarafı, onların bedenlerinde saygı duyacak bir taraf olmadığı yolundaki fikirlerinin üstesinden gelmektir.
Kendimizi anladığımızda değişimin olacağına inanacağız…
Hasar vermeye ve kötü talihe , duygusal yemeye ve onun getirdiği problemlere doğru yöneldiğinizi anlayıncaya kadar ,bunda ısrar ettiğinizi- bilinçsizce bile olsa- fark edinceye kadar, hiçbir değişim kalıcı olmayacaktır.
Uğraşmanız gereken şey yaptıklarınızı değiştirmek değil, dürtülerin temelinde yatan yalanların ve eski kararların ortaya çıkıp parçalanmasına yeterli farkındalık , yeterli merak ve yeterli şefkatle tanıklık etmektir. Bitkin, bunalmış ve yalnız hissettiğinizde yemek yemenin hayatınızı kurtarmayacığına inandığınızda duracaksınız.Kendinize yiyeceklerden daha fazla inandığınızda yiyecekleri paramparça olmamak için tek şansınız olarak kullanmaktan vazgeçeceksiniz. Bedeninizin şekli , inandıklarınızın şekline benzemediği zaman kilolar yok olur.
Yiyeceklere yönelmekten daha iyi bir şey yapabileceğinizi, sadece beyninizle değil bedeninizle de anladığınızda yemeye yönelmek vazgeçeceksiniz.Ve bu sefer kilo verdiğinizde bu kalıcı olur.
Zorlama değil gerçekler yemek yeme takıntısın bitirir.
Huzuru bulmak için kendini suçlamaktan daha inanılmaz olan, kendimizi hayatımızın büyük bölümünü siyah maske ve kulak tıkaçları takarak geçirmemiz ve buna hayat dememizdir
Bir başka yol kendi yorumlarımızın altındaki gerçeği görmek
Kronik olumsuz duygular -ki bunlar aynı kısır döngü içinde değiştiremediğimiz- geçmişimizde iyilik ve sükunetle karşılanmadıkları için sindiremediğimiz ve bu nedenle de geçmişte bir zamanlar dondurduğumuz düğümlerdir.
Değişim nefretle değil sevgiyle gelir. Değişim, neyi derinden değiştirmek istediğinizi anladığınız zaman gerçekleşir çünkü o zaman çkkarınıza uygun hareket etmekten başka bir şey yapmanıza gerek kalmaz.
Bir duygunun yaşanmasına izin vermezseniz, onun bitmesine de izin vermiyorsunuz demektir.
Herhangi bir değişimin önündeki en büyük engel, size bunun imkansız olduğunu söyleyen iç sesinizdir.
Üzüntü zaten vardır yemek yemek bir üzüntü nedeni daha ekler, üzüntüyü yok etmez ikiye katlar…
Yemek doygunluğunu hissetmek zor değildir ama dikkat göstermek gerekir. Yavaşlamayı istemeyi gerektirir.
Eğer ne zaman acıktığınıza , bedeninizin ne istediğine, ne yediğinize, ne zaman doyduğunuza dikkat ederseniz saplantıdan kurtulursunuz.Dikkatinizi ne kadar çok verirseniz, takıntılı olmayanı o kadar çok seversiniz.
Eğer yavaşlamazsak , yiyeceklerin üzerine yığdığımız ihtiyaçlar ve inançlarla ilgilenmezsek, bizim için cennetin sadece yiyeceklerin tadı ve cehennemin de kalçalarımızın ölçüsü olduğu bir belirsizlik dünyasında yaşamaya devam ederiz.


**Acıktığınız zaman yemek yiyin
**Sakin bir ortamda oturarak yemek yiyin
**Dikkatiniz dağılmada yemek yiyin.
**Bedeninizin istediğini yiyin
**Tatmin oluncaya kadar yiyin
**Başkalarının gözünü önünde -olmak niyetiyle- yiyin
** Keyif alarak ağız tadıyla ve zevkle yiyin

24 Ocak 2011 Pazartesi

Zuhal'in Kahvesi

Sıcak ekmek kokusu,
Pişmekte olan kekin kokusu,
Islak toprak kokusu,
Kahve kokusu,
Biçilen çim kokusu,
Vanilya kokusu,
Bebek kokusu,
Denizin kokusu............
Hangi koku sizi mutlu eder, anılara götürür, keyfinizi kaçırır bilinmez ama beyin kokuyu kişi, olay veya yere göre kaydeder.Koku duyusu burunun bir eylemi olsada beyin ile ilişkisi daha özeldir..İnsan hafızasında koku  uyarıcıdır bazı kokular insan belleginde özel arşivlerde saklanırmış.Kokular, kendileriyle bağlantılı olarak geçmişte yaşanan bazı olayları insanları yada yerleri akla getiriyor. Koku, bir insanda güzel hisler uyandırırken bir başkasında hoşa gitmeyen duygular oluşturabilir.
Bazı kokular insanın ruh halini direkt etkiler duygularını harekete geçirir.Birçok araştırmalarda deneylerde insan sağlığını psilolojisini etkilemek için kokular kullanılmıştır.Aromakoloji adlı bilim dalıda psikolojik rahatlama sağlamak ve bağışıklık sisteminin işlevini desteklemek amacıyla kokunun nasıl kullanılacağını inceliyor.Lavanta, gül, bergamut kokuları rahatlatıcı ve sakinleştirici,narenciye kokuları ve ıtır ise canlandırıcı bir etkiye sahipmiş...
İbn-i Sina ve Biruni  gülü akıl hastalarının tedavisinde kullanmış ve hafızayı açtığını, belleği güçlendirdiğini görmüşlerdir.

Koku duyusu insanda iştah açar,keyiflendirir, anıları canlandırır, cinsel gücü artırır, heyecanlandırır, hayal gücünü arttırır; yaratıcılığı harekete geçirir.Koku insanı psikolojik olarak etkilediği gibi fizyolojik olarak da etkiler....Hiç bilmediği bir ortamdaki koku çok tanıdık gelebilir hatıralarda bir şeyleri açığa çıkartır.
Erkek ve kadınlar için üretilen Money adlı parfüm kıyılmış doların kokusunu içeriyor. Parfümün sloganıysa, "Kendinize güveninizi yerine getirir"

Parfüm etkili ve özel bir araçtır insanı yansıtan, itici veya çekici kılar.
Coco Chanel; “Parfüm bir kadının vazgeçilmez aksesuarıdır, Birisi yanından uzaklaştığında, hatta yaşamından gittiğinde, ardında bırakabileceği en önemli izdir.”

İngiltere’de 1770 yılında çıkarılan kanuna göre, kadınların erkekleri parfüm kullanarak baştan çıkarmaları ve evliliğe razı etmeleri yasaklanmış.
Marilyn Monroe'ya "geceleri ne giyersiniz?" diye sorulduğunda "sadece bir kaç damla Chanel no.5"  demiş....
“ Koku ölmekte olan bir insanı en son terk eden duygudur Görme duyma ve hatta dokunma gittikten sonra ölmek üzere olanlar koku duyularına tutunurlar. Böyle olması biz parfümcülerin çalışma alanının ne kadar önemli olduğunu hatırlatmıyor mu? Koku en eski anılarımız için bir kanaldır Öte yandan gelecek yaşamımıza da bizimle birlikte girebilir Bu arada da insanı keyiflendirir hayal gücünü körükler düşüncelerini biçimlendirir davranışı değiştirir Geçmişle en güçlü bağımız geleceğe olan yolculuğumuzda en sadık yol arkadaşımızdır Tarih öncesi tarih sonraki yaşam hep onun alanıdır Koku pekala ebediyetin simgesi olabilir “
-Tom Robbins -Parfümün Dansı-

23 Ocak 2011 Pazar

Yemek Mekan

İstanbul'un en iyi İtalyanları
İstanbul'daki İtalyan restoranlarının sayısı son günlerde artıyor. Venedik, Sicilya, Napoli... Bu ülkenin farklı yörelerine ait mutfaklarıyla dikkat çeken restoranları mercek altına aldık. İşte müdavimleri, spesiyalleri ve farklılıklarıyla İstanbul'un en iddialı İtalyanları

Dünyaca ünlü markaların İstanbul'u mesken tutması yeni değil. Ama şu sıralar İstanbul'u tercih eden markalar arasında 'İtalyan' ağırlığı hissediliyor. Önce İtalya'dan dünyaya yayılan 'mozarella barı' Obika, Kanyon'da şube açtı. Ardından Türkiye'ye gelmesi yıllardır konuşulan ama bir türlü gerçekleşemeyen Cipriani, Levent'te yeni şubesini hizmete soktu. Bu hafta da Erol-Varol Kaynar kardeşler Nişantaşı'nda Cento Per Cento'yu İstanbullulara kazandırdı. Peki İstanbul'daki İtalyan restoranları arasında en iyisi hangisi? Cipriani, Paper Moon müşterisini kaptı mı, mozarella konseptli Obika tuttu mu? Aslında neredeyse her kafenin hatta ev yemekleri sunan lokantanın bile mönüsünde ev yapımı makarna ve pizzaya rastlamak mümkün.

*Paper Moon: İş dünyasının tercihi
Paper Moon, Akmerkez'in içinde açılalı tam 14 yıl oldu. Milano'da ve New York'ta da şubeleri bulunan İtalyan restoranı, 1996 yılından beri de aynı çizgide devam ediyor. Kimilerine göre 'patronlar kulübü', kimilerine göre ise 'el yakan fiyatlara sahip' bir yer olarak görülüyor. Ama iş dünyasının üst düzey yöneticilerinden, sanat ve cemiyet hayatının önde gelen isimlerine kadar birçok kişiye Etiler'deki bu şık restoranda rastlamak mümkün. Günde tatlı hariç 600 tabak yemek çıkaran mekan, akşamları olduğu kadar öğlen iş yemeklerinde de tercih ediliyor. Alaska pavuryalı enginar salatası en iddialı yemeklerinden biri. Deniz mahsullü salata, karides ve kabaklı penne ve limon soslu levrek de en çok ısmarlanan yemekler arasında. Tel: (0212) 282 16 16

*Da Vittorio: Türkiye âşığı Sicilyalı
Da Vittorio şu an İstanbul'daki en iddialı İtalyan restoranı değil kuşkusuz ama kulaktan kulağa sağlam bir müdavim kitlesi oluşmuş durumda. Öyle ki gastronomi yazarı Ahmet Örs, işletmeci Kaya Demirer ve şef Elif Edes gibi isimlere favori İtalyan restoranlarını sorduğumda Da Vittorio cevabını alıyorum. Şişhane'deki Ansen Otel'in altında hizmet veren restoranın şefi Türkiye âşığı Sicilyalı şef Vittoria Sindoni. Onu ilk kez Paper Moon'da tanımıştık. Ardından Süzer Plaza'nın içindeki Bice'de karşımıza çıktı. Şimdi ise kendi restoranının başında. Da Vittorio, beyaz masa örtüleri, açık barı, duvarda asılı siyah-beyaz resimleriyle tipik bir İtalyan trattoria'sını anımsatıyor. Mönüde ağırlıklı olarak Sicilya lezzetleri var. Domates soslu, patlıcanlı penne ve kılıç balıklı linguine, şef tarafından şiddetle tavsiye ediliyor. Rokalı ızgara kalamar salatası da denemeye değer. Ama eğer midye seviyorsanız mutlaka limon otuyla tatlandırılan ve beyaz şarap ve soğan ile sotelenen midyeyi deneyin derim. Tel: (0212) 245 88 17

*Cipriani: Carpaccio'nun yaratıcısı iddialı
Dünyanın en ünlü restoranlarından biri Cipriani. Geçtiğimiz ay Levent'teki eski HSBC binasının giriş katında açıldı. Türkiye'deki en büyük rakibi kuşkusuz Paper Moon'du. Çünkü Cipriani'nin hedef müşteri kitlesi yıllardır Akmerkez'in altındaki Paper Moon'a gidiyordu. Ama kısa sürede Mustafa Koç, Aziz Yıldırım gbi isimler carpaccio ve bellini kokteylinin de yaratıcısı olan Cipriani'nin müdavimi oldu. Öyle ki Mustafa Koç aynı gün içerisinde hem öğlen hem de akşam yemeği için Cipriani'yi tercih etti. Ama geleneksel Venedik yemekleri sunan restoranda yemekler ve fiyatlar herkese uygun değil. Örneğin carpaccio'su 40 TL. Fakat uyarayım Cipriani'de carpaccioroka yatağı üzerinde ve tranş parmesanla servis edilmiyor. İncecik dilimlenmiş etler üzerinde ev yapımı bir tür mayonez sosla servis ediliyor. Yeşilliklerse küçük bir tabak içinde ayrıca servis ediliyor. Biraz daha fiyat örneği vermek gerekirse Venedik usulü suşi 50 TL. 'Suşi' kelimesi sizi yanıltmasın. Venedik usulü suşi'nin Japon mutfağındakiyle alakası yok. Özel bir ton balığı ızgarada pişiriliyor, sonrasında ortadan ikiye bölünüp içine rezene konuyor. Bu arada günlük mönüler de hazırlanıyor. Üstelik fiyatları daha makul. 100 TL'ye mönü yemeniz mümkün. Tel: (0212) 317 77 87

*Obika: Mozzarella barı konseptini sevdik
Kanyon Alışveriş Merkezi'nde açılan Obika da kısa sürede İstanbul'un en sevilen İtalyan restoranları arasındaki yerini aldı. Ahmet Örs, Kaya Demirer, Tülin Şahin gibi isimlerin de favori mekânlarından olan Obika isminin anlamı Napolitan ağzında 'İşte burada, bak' anlamına geliyor. Bu isim, kullanılan ürünlerin tazeliğine ve lezzetine gönderme yapmak için seçilmiş. Mönüde mozzarella üç ana başlık altında sunuluyor. Füme, klasik ve 'stracciatella di burutta' yani daha sıvı ve kremsi olarak. Mekan bir 'mozzarella barı' ama tüm mönü peynirden ibaret değil. Geniş başlangıç bölümünde füme et seçenekleri önemli yer tutuyor. Ayrıca pizza, salata, risotto ve tatlı seçenekleri de var. Yine de Obika en çok mozzarella tabakları ve pizzalarıyla öne çıkan bir mekân. Gelelim fiyatlara. Başlangıçlar ve salataların fiyatları 15-32 TL arasında değişiyor. Kadehte en ucuz şarap 13, en pahalı şarap ise 26 TL. Bu arada Obika'yı öne çıkaran bir diğer özelliği de 15'i yabancı, toplam 33 şarabı kadehte sunması. Hafta içi iş çıkışı olduğu kadar pazar günleri sinema keyfi öncesinde de rağbet gören mekân İstanbul'a yeni bir tat kazandırmış gibi görünüyor. Tel: (0212) 353 53 30

*Fratelli la Bufala: 500 gramlık mozzarella
Napoli'den başlayıp dünyanın her yerinde şubeler açan Fratelli la Bufala, 89. şubesini Levent'teki Loft binasının altında açmıştı. Manda mozzarellası ile öne çıkan mekân, yine manda mozzarellası kullanılarak pişirilen Napoli tarzı pizzalarıyla ünlü. Mekânda mozzarella 125 ya da 500 gram olarak tek de sipariş edilebiliyor. Bu arada bilmeyenler için Napoli pizzasının kalın ve yumuşak hamurlu olduğunu hatırlatmakta fayda var. Tel: (0212) 325 54 11

*Cento Per Cento: Yüzde 100 İtalyan
İstanbul'un son İtalyanı ise Cento Per Cento ismiyle Erol-Varol Kaynar'ın sahibi olduğu Eksen Group bünyesinde bu hafta içinde Nişantaşı'nda açıldı. Abdi İpekçi'de yer alan restoran, Cento Per Cento ismine uygun bir şekilde yüzde 100 İtalyan mutfağını ve ruhunu yansıtıyor. Mekanın konsepti İtalyanların günlük yemek yeme alışkanlıkları üzerine kurulmuş. Yeni neslin rahatlık anlayışı düşünülerek mönüdeki başlangıçlar, atıştırmalık porsiyonlarda servis ediliyor. Bu sayede değişik tatları uygun fiyatlarla deneme fırsatı bulunabiliyor. Mutfak şefi Maurizio Morelli'nin ev yapımı ravioli tutkusunu İstanbul'a taşıdığı mönüde taze makarnalar ve Napoli klasiği olan metreyle satılan pizzalar bulmanız mümkün. Tel: (0212) 232 62 02

*Piola: Dünya starlarının tercih ettiği pizza
İlk kez 1986 yılında İtalya'da açılan Piola 'İtalyan pizzası' denilince ilk akla gelen yerlerden. Dünyanın çeşitli yerlerinde 25'in üzerinde şubesi var. Türkiye'deki ilk şubesini ise Point Otel'in içinde açtı. Dünyada Will Smith, Jennifer Lopez gibi müdavimleri de olan restoran zincirinde mönünün yüzde 75'ini pizzalar oluştursa da başlangıç tabakları da oldukça iddialı. Tel: (0212) 337 30 70

*Da Mario: Artık bir klasik
İstanbul Doors Group'a ait Etiler'deki Da Mario artık bir klasik haline geldi. 1993 yılında açıldığında İstanbul'da İtalyan restoranı furyasını başlatan Da Mario, Etiler'de bahçe içinde iki katlı bir villada hizmet veriyor. Financial Times gazetesinin Türkiye ekinde 'en iyi restoran' olarak verdiği mekânın odun fırınında pişirilen pizzaları ve ev yapımı makarnaları mönüde öne çıkanlar. Balık çorbası ve enginarlı carpacciosu ise artık birer Da Mario klasiği olmuş durumda. Tel: (0212) 265 51 86


*Mezzaluna: New York'ta doğan İtalyan zinciri
Türkiye'de en fazla şubesi olan İtalyan restoranı kuşkusuz Mezzaluna. Tipik bir İtalyan restoranı ama çıkış noktası aslında New York. 1984 yılında Milanolu işadamı Aldo Bozi ve Floransalı mimar Roberto Magris tarafından New York'ta kurulan restoran, kısa sürede bir fenomene dönüşmüştü. Pizzaları kadar risottosuyla da ön plana çıkan Mezzaluna, uygun fiyatlarıyla da dikkat çekiyor. Tel: (0212) 345 55 00

*Pastarito: Kırmızı ya da beyaz pizza
1993 yılında ilk şubesini Torino'da açan Pastarito, klasik ve geleneksel İtalyan lezzetleri sunan bir marka. Daha önce Akaretler'de de şubesi vardı ama şimdi orası kapandı, sadece Suadiye'de hizmet veriyor. Oldukça geniş bir mönüsü var. Dilediğiniz makarna sosunu, istediğiniz makarna çeşidi ile sipariş edebiliyorsunuz. Pizza ve risottoları da oldukça iddialı. Pizzaları 'kırmızı' ve 'beyaz' olarak iki farklı bölümden oluşuyor. Karışık deniz ürünlü pizzası ve patlıcanlı pizzası en sevilen yemekleri. Tel: (0216) 361 35 01
Sabah

Hayata Dair

Hafta sonu gazetelerinde yazılan ilginç bir konu ; Çinli annelerin Amerikalı annelere göre çocuk yetiştirme şekli, farkları.............

  Başarıyı nasıl tanımlarsınız? Ya da şöyle sorayım: Çocuğunuza başarının ne olduğunu nasıl açıklarsınız? Yale Üniversitesi'nde görevli hukuk profesörü Amy Chua'nın geçen hafta Wall Street Journal'da yazdığı bir makale Amerika'da büyük tartışma yarattı: Why Chinese mothers are superior?- Çinli anneler neden daha üstün?
BAŞARISIZLIK YASAK
'Kaplan anne' olarak adlandırılan Chua'ya göre başarı; 'en iyi' olmak. Bu yüzden kendi kızları Sophie ve Lulu'yu çok katı bir disiplinle yetiştiriyor. Çocuklar arkadaşlarında yatıya kalamıyor, televizyon ve bilgisayar oyunları yasak, A'dan düşük not almak yok, mutlaka piyano çalmaları gerekiyor. Laf dinlemezlerse ağır cezaları var. Öyle ki, 7 yaşındaki kızı Lulu piyanoda zor bir parçayı öğrenirken çok zorlanmış ve bir noktada bırakmak istemiş. Chua, kızını yemek vermemekle tehdit etmiş, Noel'de ve yaşgünlerinde ona hediye almayacağını söylemiş. Kızı soğukta kapının önüne koymuş. "Başaramayacağından korktuğun için tembellik ediyorsun" diye aşağılamış. Sonuçta o parçayı kızına mükemmel bir şekilde çalmayı öğretmiş. Chua'ya göre; Batılı anneler çocuğun özgüveni konusunda fazla hassaslar. Sıradan performanslara bile iltifat ederek gelişmelerine engel oluyorlar. Çinli anneler ise 'zorba anne' olma pahasına çocuğu akademik ve profesyonel açıdan mükemmel olmaya zorluyorlar. Onlar için vazgeçmek ya da sıradan olmak seçenek değil. Uzakdoğulular bu katı disiplinde büyüdükleri için üstün yetenekli oluyorlarmış... (Bu arada Amerika'da 15-24 yaş arası Uzakdoğulu genç kadınların ölüm sebeplerinin başında intihar var.) Sophie ve Lulu, aslında daha küçük yaşlarında bile çoğumuzun çocuklarımız için arzuladığı başarıya sahipler. Sophie, Carnegie Hall'da piyano resitali vermiş. Lulu, bir tenis yıldızı olma yolunda ilerliyor. Yani, katı disiplin profesyonel başarıyı getiriyor. Bu noktada insan düşünüyor. İstemediğiniz halde size empoze edilen, seçmediğiniz ama kaçamadığınız bir hayat yaşamanın bedeli ileride ne olabilir?
Sabah


ABD’de yeni tartışma: “Niye Çinli anneler hep başarılı çocuklar yetiştiriyor?” Annelere Çin’den 8 altın öğüt.Birçok kişi Çinlilerin nasıl basmakalıp başarılı ve çalışkan çocuklar yetiştirdiklerini merak ediyor. ABD’de yaşayan bir Çinli olan, Yale Üniversitesi hukuk profesörü, iki kız çocuğu annesi Amy Chua Wall Street Journal’da bu işin sırrını anlattı.
PES ETMİYORLAR
Connecticut’ta yaşayan Chua’ya göre Batılı annelerle Çinli annelerin en büyük farkı disiplin ve katılık konusunda ortaya çıkıyor. Batılı anneler çocuklarının çaldıkları enstrümanla yarım saat egzersiz yapmalarını isterken Çinliler için ancak 2-3 saat yeterli oluyor. Çocuklar birçok şeyi çalışmayı sevmedikleri için direnip o işi bırakmak istiyor ve Batılı anne pes ediyor. Ancak Çinli bir anne asla pes etmiyor. İki grup arasındaki bir başka önemli fark da Batılılar çocuklarını birer birey olarak görüyor ve seçimlerine saygı duyuyor. Ancak, Çinli anne “Ben çocuğum için her şeyin en iyisini bilirim. Onun için fedakârlık yaptım o da benim istediklerimi yapmalı” görüşünü savunuyor.
Chua ABD’li kocası Jed’le de çoğu kez fikir ayrılığı yaşıyor. Kocasının “Çocuklar anne-babalarını seçmiyorlar. Onlar bize değil kendi çocuklarına karşı borçlu” dediğini vurgulayan Chua başarılı bir çocuk yetiştirmek için izin vermeyeceği şeyleri de şöyle sıralıyor:
*Uyuya kalmak
*Okulda tiyatroya katılmak
*TV izlemek ve bilgisayarda oyun oynamak
*A’dan düşük not almak
*Piyano veya keman dışında bir enstrüman çalmak
*Ders dışı aktivitelerini kendi kendine seçmek.
Yale Üniversitesi hukuk profesörü Amy Chua’nın kızlarından Sophia Carnegie Hall’da konser verecek kadar iyi piyano çalıyor. Louisa ise iyi bir keman virtüözü olma yolunda ilerliyor

22 Ocak 2011 Cumartesi

Yemek Gazetesi


'En tatlı' dünya mirası...

İtalyan çikolata sanatçısı Mirco Della Vecchia, Hong Kong'da düzenlenen "Çikolatadan Dünya Mirası Sergisi"nde hünerlerini sergiledi. Vecchia, sergide dünyanın simge haline gelmiş en ünlü yapılarının çikolatadan kopyalarını izleyicilerin beğenisine sundu. Çikolatadan hazırladığı eserler arasında İtalya'nın Toscana bölgesindeki Pisa kentinde bulunan ve eğik açısıyla bilinen Pisa Kulesi, başkent Roma'daki Arena Colosseum, Fransa'nın başkenti Paris'teki Zafer Takı ve Mısır'ın antik Ebu Simbel'deki firavun tapınakları yer aldı. Sergide aynı zamanda, tasarımını yine Vecchia'nın yaptığı çikolatadan küpe gibi aksesuvarlar da dikkat çekti.
Sabah

21 Ocak 2011 Cuma

Hayata Dair


Kendine dikkat et. Büyürken, yanlışların yerine doğruları koymak istediğinde şunu anımsa: Yapılacak ilk devrim, insanin kendi içinde yapacağıdır, evet ilk ve en önemli devrim budur. İnsan kendi hakkında bir düşünceye sahip değilken, bir düşünce uğruna savaşmak, yapılabilecek en tehlikeli şeylerden biridir.Yolunu yitirdiğini, şaşırdığını hissettiğin zaman ağaçları düşün, onların büyüme biçimini anımsa. Unutma ki yaprağı gür ama kökü zayıf bir ağaç ilk güçlü rüzgarda devrilir.Oysa kökü güçlü ve az yapraklı ağaçta can suyu bin güçlükle dolaşır. Kökler ve yapraklar aynı ölçüde gelişmelidir,olayların içinde ve üzerinde olmalısın, ancak böyle gölge ve sığınak sunabilir, ancak doğru mevsimde çiçekler ve meyvelerle donanabilirsin.Ve sonra, önünde pek çok yol açılıp sen hangisini seçeceğini bilmediğin zaman,herhangi birine, öylece girme, otur ve bekle. Dünyaya geldiğin gün nasıl güvenli ve derin derin soluk aldıysan, öyle soluk al.Hiç bir şeyin senin dikkatini dağıtmasına izin verme, bekle ve gene bekle.Dur, sessizce dur ve yüreğini dinle.Seninle konuştuğu zaman kalk ve yüreğinin götürdüğü yere git...""
Susanna Tamaro-Yüreğinin Götürdüğü Yere Git..

20 Ocak 2011 Perşembe

Yemek Mekan

İstanbul'un en iyi 25 pizzacısı -İstanbul Life-

Hamurun üzerindeki eriyen nefis peynir, üzerine serpiştirilen salamlar, sucuklar, mantarlar, zeytinler... Bir zamanların yoksul yemeği pizza, bugün en popüler mekanların bile mönülerinden eksik olmuyor.

1- Grissini: Mönüsünde 13 çeşit pizza var. Mevsim sebzelerinden oluşan ‘Verde’ ve dana etiyle yapılan ‘Salsa Di Vano’ en çok sipariş alanlar. ‘Salsa Di Vano’nun sırrı, kırmızı şarap sosu. Üç dakikada servise hazır olan pizzalar, taş fırında pişiyor. Fiyatlar 21-37 TL. Tel: 0 212 343 12 97
2- Trattoria da Rosario: 16 çeşit pizzası var. En sevileni, ızgara patlıcandan yapılan ‘Sicilya’. ‘Tuna balıklı pizza’sı da bir başka spesiyal. Fiyatlar 17-23 TL. Tel: 0 216 327 63 63
3- Trattoria il Faro: Pizzalar beş dakikada servis ediliyor. 20 yaşındaki Ömer Usta, pizzaya fark katanın peynir olduğunu söylüyor. 13 çeşit arasında en çok ‘rozbif’li sipariş ediliyor. Acı İtalyan salamlı ‘Fuego’ ve ‘dört peynirli pizza’ da diğer favoriler. Fiyatlar 18-29 TL. Tel: 0 216 550 97 97
4- Mama: Kepekli pizzalarıyla diyette olanların gönlünü fethediyor. 18 çeşit pizza arasında sebze sevenler enginarlı ‘Siciliana’yı, acı sevenler ise baharatlı tavukla yapılan ‘Polo&Porcini’yi tercih ediyor. Fiyatlar 15-31 TL. Tel0212 241 11 52
5- Da Mario: Buradaki pizzaların özelliği çıtır çıtır olmaları. Domates soslu ve mozzarella peynirli ‘Margarita’, mönünün gözdesi. Taze enginar kalbi ve kepekli hamurla yapılan pizza ise kilosunu düşünenler için. Fiyatlar 16-38 TL. Tel: 0 212 265 51 86
6- The House Cafe: The House Cafe’lerde pizza yemek için mönüye sadık kalmak zorunda değilsiniz. Dileyen, damak tadına uygun pizzayı kendi yaratabiliyor. Diyelim ‘Margarita’yı seçtiniz, üzerine İtalyan salamı, bresaola veya dilediğiniz lezzeti ekletebiliyorsunuz. Fiyatlar 18-25 TL arasında. Tel: 0 212 444 48 42
7- Num Num: Buradaki pizzalar, yüzde 50 kepekli un, yüzde 50 beyaz unla hazırlanıyor. Taş fırında pişirilen çeşitler, salatayla servis ediliyor. En sevilen pizzası, ana malzemesi kıyma, pepperoni ve jalapeno olan ‘etli metli’. ‘Közlenmiş patlıcanlı pizza’ ise mönünün en yenisi. Fiyatlar 16-23 TL. Tel: 0 216 358 66 00
8- Paper Moon: Akmerkez’de hizmet veriyor. 16 çeşit pizzasının hepsi spesiyal. En çok kurutulmuş dana eti ve rokayla yapılan ‘Bresaola’ ve ızgara sebzeli pizza sipariş ediliyor. Fiyatlar 22-45 TL.
Tel: 0 212 282 16 16
9- Spazio: Mönüde 4 çeşit var. En çok siparişi İtalyan klasiği ‘Margarita’ ve ‘Prosciutto’ alıyor. Diğer iki çeşit de ‘mantarlı’ ve ‘ıspanaklı pizza’. Talebe göre çeşitler artabiliyor. Fiyatlar 21-27 TL arasında. Tel: 0 212 368 12 34
10- Il Padrino: Mönüsünde 16 çeşit pizza var. En beğenilenleri, enginar kalbinin farklı bir lezzet kattığı ‘Stagioni’. Fiyatlar 16-24 TL arasında. Tel: 0 216 573 45 45
11- Bella Vista: Bahçeşehir’de hizmet veren mekanın mönüsünde 26 çeşit pizza var. ‘Pizza Bela Vista’ sadece burada olan bir çeşit. Ana malzemesi tavuk. ‘İtalyan pidesi’ olarak bilinen ‘Calzone’de de iddialılar. Jambon, mantar, yumurta ve enginarla yapılıyor. Fiyatlar 17-33 TL. Tel: 0 212 669 42 55
12- Piola: Mönüsünde 64 pizza var. Light pizzalarda tam buğday unu kullanılıyor. Kuru füme etli ve kavurmalı pizzalar, spesiyallerinden. En çok sipariş edilense kadın müşterileri yoğunlukta olduğu için ‘sebzeli pizza’. Taş fırında pişen ince hamurlu pizzaların fiyatları 14 ile 36 TL arasında. Tel: 0 212 337 30 70
13- Pastarito: Suadiye’de hizmet veriyor. Diyet pizzaların reçeteleri gramaj olarak ‘ağır’ olsa da kalorisi düşük. ‘Gorgonzola peynirli pizza’sı en sevilen çeşidi. Fiyatlar 18-34 TL. Tel: 0 216 362 35 01
14-Papa John’s: Pizzalar biber turşusuyla geliyor. ‘Barbekü soslu tavuk’ ve ‘mantarlı pizza’ buraya özel. Türk damak tadından vazgeçemeyenler için de sucuk ve pastırmalı ‘Ottoman Pizza’ var. 10 TL’den başlayan fiyatlar boyutuna göre 37 TL’ye kadar çıkıyor. Tel: 0 216 349 17 00
15-Upper Crust: Mönüde 26 çeşit pizza var. Çeşitler, ‘özel pizzalar’, ‘Türk pizzaları’, ‘karidesli pizzalar’ ve ‘pesto soslu pizzalar’ olmak üzere dört başlık altında sunuluyor. Tavuk fajita ve karidesli olanları deneyin. Fiyatlar 18-33 TL. Tel: 0 212 227 52 27
16-Beppe Pizza: Pizzaları içinde en çok ‘Extra Rosa’ seviliyor. 31 TL’lik fiyatıyla en pahalısı da bu. ‘Extra Rosa’, sucuktan salama, kıymadan mantara 11 çeşit malzemeyle yapılıyor. Mekanın spesiyali ise mezgit ve somon filetosuyla hazırlanan ‘balıklı pizzalar’. Fiyatlar 9.90 TL’den başlıyor. Tel: 0 216 550 22 00
17-Otto: 21 çeşit pizza var. En çok karma ve üç mantarlı satılıyor. İsterseniz kepek unuyla hazırlatabiliyorsunuz. ‘Füme dilli pizza’ en yenisi. Çam fıstığı, roka ve nar ekşili sosla hazırlanan ‘Şefin Seçimi’yse sadece burada yiyebileceğiniz bir lezzet. Fiyatlar 14-28 TL. Tel: 0 212 292 70 15
18-Miss Pizza: Miss Pizza’nın mönüsünde sadece pizza var. Şimdilik 33 çeşit bulunuyor ama sayı her geçen gün artıyor. ‘Ançuezli Selena’ ve Funghi’, mönünün gözdesi. Ricotta peyniri, bal ve fıstıkla yapılan ‘Pizza Honey’ de değişik tatlara açık damaklara hitap ediyor. Fiyatlar 12-33 TL arasında. Tel: 0 212 251 32 34
19-Zazie: Mönüdeki 17 çeşit pizzanın çapı 32 cm. En sevileni ‘Zazie Pizza’. Marine edilmiş patlıcan, tulum peyniri, çam fıstığı ve domates sosla yapılıyor. Doğalgazlı taş fırında pişen pizzaların hamuru, çıtır olması ve kolay hazmedilmesi için üç gün bekletiliyor. Bu sayede pizzalar mideyi şişirip rahatsız etmiyor. Fiyatlar 18 TL’den başlıyor. Tel: 0 212 231 87 81
20-Fratelli la Bufala: Napoli usulü 20 çeşit pizza yapan mekanda ‘Margarita’ yok satıyor. En pahalı pizzaları, deniz mahsüllü olanı: 39 TL. Bresaola ve ananasın buluştuğu ‘Tropicale’ fark arayanlar için ideal.
Tel: 0 212 325 54 11
21-Mezzaluna: 25 çeşit pizza var. Sipariş alındıktan 3-4 dakika sonra hazır oluyor. Pizzalara isimlerini veren ‘Cotto Jambon’, ‘Parma Jambonu’, ‘Napoli Salamı’ gibi şarküteri ürünleri ve peynir çeşitleri İtalya’dan geliyor. Müdavimleri en çok ‘Robespierre’i seviyor. Bu pizza, ince bonfile dilimleri, domates, roka, kekik, sarımsak, parmesan, mozzarella ve domates sosla yapılıyor. Fiyatları 18-36 TL arasında.
Tel: 0 212 352 88 11
22-Vapiano: Mönüsünde 19 çeşit pizza var. Açık mutfakta yapılan pizzalar arasında labne özel soslu, üzerinde küp dana bacon parçaları olan, taze ve kırmızı soğanlı ‘Flammkuchen’ favori. Koyun feta peyniriyle yapılan Akdeniz lezzeti ‘Pamodorini’ de mekanın spesiyali. Fiyatlar 15 TL’den başlıyor.
 Tel: 0 216 464 42 65
23-Pucci Plus: 11 çeşit var. Hemen hepsi de klasik İtalyan pizzası. Diyette olanlar ıspanak ve enginar kalbiyle yapılan ‘Pizza Euro’yu tercih edebilir. Et yemeyenler için mevsim sebzelerinden oluşan vejetaryen seçeneği mevcut. Fiyatlar 19 TL civarında. Tel: 0 212 293 67 32
24-Pizzeria Trio: ‘Sebzeli Carciofo’ ve ‘Hellim Peynirli Pizza’ en sevilen çeşitleri. İncecik hamurlu pizzalar açık mutfakta hazırlanıyor ve taş fırında pişiriliyor. Sos olarak da baharatlarla harmanlanmış zeytinyağı kullanılıyor. Tel: 0 212 252 44 44
25-Mia Mensa: Kuruçeşme ve Suadiye’de şubeleri var. Hangisine giderseniz gidin her ay değişen bir mönü göreceksiniz. Mönüye her ay Akdeniz mutfağından bir başka lezzet ekleniyor. Yenilere rağmen cazibesinden bir şey kaybetmeyen tek şey ise pizza. ‘Vitello’ ve ‘Dört Peynirli’, Mia Mensa’nın en sevilen çeşitleri. Fiyatlar 25 TL civarında. Tel: 0 212 263 76 35
İstanbul LİFE

19 Ocak 2011 Çarşamba

Şiir


Dağ tepesinde bir çam olamazsan,
Vadide bir çalı ol.
Fakat oradaki en iyi küçük çalı sen olmalısın.
Çalı olamazsan bir ot parçası ol, bir yola neşe ver.
Bir misk çiçeği olmazsan bir saz ol.
Fakat gölün içindeki en canlı saz sen olmalısın.
Hepimiz kaptan olamayız, tayfa olmaya mecburuz.
Dünyada hepimiz için bir şey var.
Yapılacak büyük işler, küçük işler var.
Yapacağınız iş, size en yakın olan iştir.
Cadde olamazsan patika ol.
Güneş olamazsan yıldız ol.
Kazanmak yahut kaybetmek ölçü ile değildir.
Sen her neysen, onun en iyisi olmalısın.
Douglas MALLOCH

18 Ocak 2011 Salı

Yemek Masası

Peynir sabah veya akşam yemek masalarının vazgeçilmezidir .Günün her saatinde mutlaka bir şeylerin yanın da ikram edilip yenilebilir.İstar sıcak bir çay-simit ile ister salatanın üstünde ister şarap ile ....





Peynir Tabağı sofrada güzel bir görüntü sergilediği gibi lezzetli bir aperatiftir.En az 3 en fazla 6 çeşit peynirden hazırlanır. Peynirlerin yanına kraker,ceviz ve üzüm en çok yakışanlardır.Fikir vermesi için özenle hazırlanmış tabaklar seçtim ...........



İsteğe göre peynir  tabağına kuruyemişler meyve ve salata yaprakları ile renk verilebilir





17 Ocak 2011 Pazartesi

Zuhal'in Kahvesi


"Gökten üç elma düştü; biri bana, biri dinleyenlere, diğeri de bütün iyi insanlara olsun"
"Onlar ermiş muradına biz çıkalım kerevetine"
"Kırk gün kırk gece düğünden sonra muratlarına ererler"
"Sonsuza dek mutlu yaşadılar"
Yıllardır anlatılan bütün masalların sonunda mutlu sona kavuşur kahramanlar.Kadın ve erkek masallarda mutlu olmayı başarsa da gerçek hayata beraberliği sürdürme konusunda başarısız oluyor.Özellikle son yıllarda kötü finalle biten aşklar çoğaldı.İnsanlar mı daha beceriksiz aşklar mı daha dayanaksız, dünya mı  tahammülsüz...
Külkedisi Terapide / Beyaz Atlı Prens Hayalinin Ötesi Suzanne E. Harrill kitabında  Sindirella on yıldır evlidir ve Prens'le yaşadıkları sorunlar artık görmezden gelinmeyecek bir hal almıştır. Masalın sonun da külkedisi prensine kavuşmuştu ve biz onları mutlu mesut bırakmıştık.Peri masalındaki aşkın nasıl değişebildiğini komik ama mantıklı bir anlatım ile sorguluyor kitap, külkedisi de ilişki terapistine başvurarak nerde hata yaptığını arıyor.
Tarla Kuşuydu Juliyet adlı oyunda da Shakespeare' in yüzyıllardır insanları gözyaşına boğan karakterleri Romeo ve Juliet, Ephraim Kishon' un yeni kurgusunda günlük yaşantı ve çığırından çıkmış bir evlilik içinde ele alınıyor. İntiharın eşiğinden döndükten sonra evlenip bir de çocuk sahibi olan "kıdemli aşıklar" kimsenin öngöremediği bir hayatı sürdürürler. Bu dünyanın yaratıcısı Shakespeare mezarında ters döner ve olaylara müdahale etmek üzere eve gelir.Romeo ve Jüliyet evlenmiş aradan 20 yıl geçmiştir, işler hiçte ilk günkü gibi değildir. 
Masallar da kağıt üstünde yaşanan aşkları normal hayatta yakalamak çok daha zor.Bir ilişkide birlikte olmak yeterli değil artık anlamlı, kaliteli, doyurucu,özel, keyifli bir ilişki gerekli.Sürdürülebilir bir beraberlik için özen göstermek gerekir.
Stony Brook'taki New York Eyalet Üniversitesi'nde Bireyler Arası İlişkiler Laboratuarı'nın Müdürü, psikoloji profesörü Arthur Aron, "Evliliğin sürmesini sağlayan şeyler daha çok iletişim becerileri, akıl sağlığı, sosyal destek ve stresle ilgili konular. Evliliğin sürüp sürmemesini bunlar belirler. Fakat bunlar birey açısından evliliği tek başına anlamlı, keyifli veya doyurucu hale getirmeye yetmeyebilir" diyor.
Son yıllarda yapılan bütün araştırmalarda insanların bir ilişkide önce kendini iyi hissetmesi ve hayat arkadaşı olması gerekiyor.Eskiden bireyin geri planda kaldığı ilişkilerde bastırılan mutsuz olan kişi evliliği ilişkisi için kendini feda ediyordu.Tek bir tarafın kendini feda etmesi yeterli değil önemli olan ortak bilinçle yapılan fedakarlıklar.İlişkinin ön plana çıkması için bireylerin kendilerini iyi ifade etmesi kendilerini ön plana çıkarması gerekir.Kadın ve erkegin hedeflerinin beklentilerinin ve fedakarlıklarının aynı ölçüde olması ortak bir gelecek için şart. Hayat arkadaşları birbirini geliştiren yükselten ve yenileyen çiftler gelecekte daha mutlu oluyor. "Değişmeyen tek şey değişimin kendisidir" insanlar değişirler insanlar yenilenirler eger bir ilişkide çiftler aynı oranda değişirse monotonluktan kurtulur.
"İnsanların gelişmek ve kendine bir şey katmak gibi çok temel bir motivasyonları var. Eğer hayat arkadaşınız daha iyi biri olmanıza yardım ediyorsa siz de ilişkinizde daha mutlu olur ve daha büyük tatmin duyarsınız"

14 Ocak 2011 Cuma

Hayata Dair

"Dostun üzüntüsüne acı duyabilirsin. Bu kolaydır; ama dostun başarısına sempati duyabilmek, sağlam bir karakter gerektirir"
Oscar Wilde

Salatalar

Lahana Salatası
Malzemeler
yarım adet lahana

 3 havuç
 1 yeşil elma
 2 çorba kaşığı kuru üzüm
dereotu
Sosu için:
1su bardak süzme yoğurt
 zeytinyağı, tuz
yarım limon suyu
Lahana çok ince kıyılır ,tuz ve limon ile karıştırılır.Havuçlar ve elma rendelenir, lahanayla karıştırılır.Dereotu da doğranıp salataya eklenir.Sosu için süzme yoğurt ve zeytinyağı çırpılır,salataya karıştırılır.Kuru üzüm ile süslenir.

Salatalar

Buğday Salatası
Malzemeler
1 kase buğday
1 demet maydanoz
4 adet yeşil soğan
1 adet ayıklanmış nar
zeytinyağı , tuz, karabiber
Limon
Akşamdan suya ıslatılan buğday haşlanıp süzülür.Maydanoz ve yeşil soğan ince ince doğranır.Nar ayıklanır ve taneleri salataya katılır.Sosu için zeytinyağı, limon suyu ,tuz ve karabiber karıştırılır,salataya eklenir.

13 Ocak 2011 Perşembe

Salatalar

Yeşil Mercimekli Salata

Malzemeler:
 1 su bardağı yeşil mercimek
 1  kuru soğan
 4 dal taze soğan
 1/2 demet dereotu
 1 tatlı kaşığı kuru nane

 1 tatlı kaşığı sumak
 zeytinyağı,nar ekşisi, tuz, karabiber
 Yeşil mercimek haşlanıp suyu süzülür -haşlarken ezilmemesine dikkat edilmeli-Sosu için zeytinyağı,nar ekşisi tuz ,karabiber,nane ve sumak karıştırılır. Haşlanmış olan mercimeklere ılıkken sos dökülür ve karıştırılır.Kuru soğan küçük küçük doğranır ,mercimeklere eklenir.Dereotu,yeşil soğan da ince kıyılıp salataya katılır.

Yemek Masası


Mutfakta bir çok usta çalışır,sıcakları, soğukları, salataları, tatlıları yapan farklı farklı ustalar.Hepside kendi dalında usta becerikli ama en iyi ustalar her zaman pastacılardır işleri en zor olan onlardır.Pasta tatlı yapmak daha zahmetlidir. Sabır ister yaratıcılık ister.Hayal gücüne isteğe göre yapılan pastaları süslemek için biraz ressam biraz heykeltıraş biraz mimar olmak gerekir. Özel günlerin kutlamaların olmazsa olmazı pastalar, yaratıcılığın en lezzetli örnekleri..................