31 Aralık 2010 Cuma

Zuhal'in Kahvesi

Yeni bir yıla gireceğimiz bu günlerde bizimde yenilenmeye ihtiyacımız vardır.Yeni başlangıçlar için uygun bir zaman.Herşey taze temiz ve güzel...Toprağa yeni tohumlar ekmeli, envanter çıkarıp, yeni girişimler de bulunmak,gerçekte ne istediğimizi  bulmak.Alışkanlıklar değiştirilebilir cesaretsizlik veya isteksizlik direnç göstermesin.
Milton;"insan kafasında cenneti cehenneme,cehennemi cennete çevirebilir" demiş....
Huzur, mutluluk,doğru karar,iyilik,bolluk,aşk,başarı,güzellik ile programlanıp yeni yıldan bunları dilemek...Korku,tasa,nefret,endişe,öfke ve diğer yıkıcı düşünceleri eski yılda bırakmak.Her onbir ayda bir yeni bir beden oluştururmuş insan düşüncelerimizi değiştirip yeni yıla yenilenmiş girelim.................
Belki kurbağalar öpünce prense dönüşmeyecek, bal kabaklarından araba olmayacak, lambadaki cin çıkıp dile benden ne dilersen demeyecek,  prens cam ayakkabı ayağına uyan kızı bulamayacak, varolmayan ülkeye gidilemeyecek...ama hayatı 2011 de de masal tadında yaşayabilmek dileğiyle..............

30 Aralık 2010 Perşembe

Hayata Dair

フェリズあのヌエボ
अच्छा साल

les bonnes années

καλά χρόνια

goeie jare

yaxşı illər

urte onak

سنة جيدة
buon anno
 head aastat

los años buenos

хорошие годы

annos bene






Hayata Dair

Plain Dealer, Cleveland, Ohio'lu 90 yaşındaki Regina Brett'in kaleminden:
*Bir zamanlar, doğum günümde, "Hayattan aldığım 45 ders" başlıklı bir yazı yazmıştım.
Bugüne kadar en çok okunan ve istek alan makalem oldu! *
1.Hayat haksızlıklarla dolu ama yine de güzel!!.
2.Şüphede kalma, ikinci bir adım daha at!
3.Hayat, nefrete harcayacak kadar uzun değil
4.Hastalandığında sana işin değil, ailen, arkadaşların bakacak. Onlarla ilişkini koparma!
5.Her ay kredi kartlarını ödemeyi unutma.
6.Her tartışmayı kazanacaksın diye bir şey yok! . Fikir farklılıklarını kabul et!!.
7.Ağlayacaksan, bir başkası ile birlikte ağla! Tek başına ağlamaktan iyidir..
8.Tanrıya kızmanda bir mahzur yok! O bunu kaldırabilir! !.
9.İlk maaşından başlamak üzere, emekliliğine para ayır..
10.Söz konusu çikolataysa,direnmenin anlamı kalmıyor. .
11.Geçmişinle barış ki, bugününün içine etmesin!.
12.Çocukların seni ağlarken görsün! Bundan kaçınma..
13.Hayatını başkaları ile mukayese etme, ötekilerin neler çektiğini bilmiyorsun!
14.Bir ilişki gizli olacaksa, sen içinde olmamalısın!.
15.Göz kırpacak kadar bir zamanda herşey değişebilir. Ama merak etme, Tanrı asla göz kırpmaz!!
16.Derin bir nefes al, kafanı sakinleştirir.
17.Güzel ve yararlı olmayan, seni mutlu etmeyen her şeyi çöpe at!!
18.Her ne yaşıyorsan, seni öldürmediği müddetçe, güçlü kılar.
19.Mutlu bir çocukluk geçirmek için geç kalmış değilsin de, bu sadece ve sadece sana bağlı!!
20.Hayatta sevdiğin her ne ise, peşinden giderken asla "hayır" sözcüğünü cevap kabul etme.
21.Mumları yak, değerli yatak takımlarında uyu, kendine pahalı iç çamaşırları satın al.... Bunlar için özel fırsatlar bekleme, bugün zaten özeldir!!
22.Önce hazırlan, sonra da kendini akıntıya bırak.
23.Şimdiden egzantrik ol! Kırmızı giymek için yaşlanmayı bekleme.
24.En önemli seks organı beyindir..
25.Mutluluğun için senden başka sorumlu yoktur! .
26.Her yaşadığın felaketin ardından kendine şu soruyu sor: "Beş yıl sonra bunun benim için ne önemi olacak??"
27.Daima yaşamı seç.
28.Herkesi, herşeyi affet.
29.Başkalarının senin hakkında ne düşündüğü seni ilgilendirmez! .
30.Zaman her imkana sahip.. Zaman tanı!
31.Durum ne kadar iyi veya kötü olursa olsun, değişecektir..
32.Kendini fazla ciddiye alma, kimse almıyor ki zaten!.
33.Mucizelere inan!!.
34.Tanrı, Tanrı olduğu için seni seviyor. Yoksa yaptıkların ya da yapmadıkların için değil!!
35.Hayatı denetlemeyi bırak!. Öne çık, kendi hayatını kendin yarat.
36.İki seçeneğin var "Erken ölmek" yada "yaşlanmak"..
37.Çocuklarınızın, yaşayacak başka çocukluk dönemi yok!.
38.Sonuçta gerçekten önemli olan sevmiş olmandır!!.
39.Her gün dışarı çık.. Mucizeler her yerde seni bekler!.
40.Dertlerimizi bir torbaya doldurup, milletinkilerle birarada görsek, bizimkileri geri toplardık..
41.Kıskançlık zaman kaybıdır. Zaten ihtiyacınız olan herşeye sahipsiniz!!
42.Herşeyin en iyisini daha yaşamadın!!.
43.Kendini nasıl hissedersen et, kalk, giyin ve dışarı çık!
44.Yol ver!
45.Hediye paketinde olmasa bile, hayat yine de bir hediyedir!!. "

29 Aralık 2010 Çarşamba

Yemek Gazetesi

Kaliteli yaşamın dört kuralı...

Uzun ve kalite yaşamda dört temel prensip var. İlki; yeterli ve dengeli beslenmek. İkincisi; ömür boyu düzenli ve bilinçli bir egzersiz programını sürdürebilmek. Üçüncüsü; iyi ve kaliteli bir uyku düzeni, yani doğru zamanda yatıp, doğru zamanda kalkabilmek ve bu doğru süreçte kaliteli uyuyabilmek. En zoru da dördüncü ayağı; stresi kontrol edebilmeyi öğrenmek. Stresi kimse yok edemez ama onu kontrol edebilmek bizim elimizde. Yeterli ve dengeli beslenme alışkanlığınız, iyi ve kaliteli bir uyku düzeniniz, yaşantınız süresince düzenli ve bilinçli bir egzersiz programınız varsa korkmayın, uzun ve bir o kadar da iyi kaliteli yaşam yollarını zaten yakalarsınız.

Doğanın bize sunduğu her şeyi yiyeceğiz. İster kilo denetiminde olsun, ister kaliteli yaşamda olsun “asla şunlar olmayacak, bunlar olmayacak” gibi yanlışlıklar yapmayacağız. Üç ana öğünü asla atlamayacağız. Ne kadar sık yersek, ne kadar şeker düşmesini engelleyebilirsek o kadar iyi. Organizmamız, genetik şifremiz buna göre ayarlanmış. Kimse bunu değiştirme lüksüne sahip değil. Yedikten 2.5 saat sonra vücudun ihtiyacı olan doğru besini içeri sokmadıysak, şeker düşmesinden kaynaklanacak kilo artışı ve sağlık bozukluklarına karşı kapımızı ardına kadar açmış oluruz. Burada önemli olan daha az yağlı ürünleri tercih etmemiz. Doymuş veya doymamış yağlar var. Gözümüzle görmediğimiz yağlar var. En azından gözümüzle gördüğümüz yağları doğru tercih yapabilirsek, sınırı istediğimiz oranlarda koyabilirsek idealini bulmuş oluruz. İkinci olay glisemi oranı düşük yiyecekleri, yani karbonhidratları ön plana çıkarmamız gerekir. Glisemik şekeri düşük karbonhidratlar var. Bir de şekeri az olan karbonhidratlar var. 19’ncu yüzyıla baktığımız zaman pirincin kabuğu çıkarılmamıştı ve beyazlatılmamıştı. Un beyazlatılmamıştı. 20’nci yüzyıla geldiğimiz zaman pirincin kabuğunu çıkardık, unu beyazlattık. Doğasını bozduk. 20’nci yüzyılın sonralarına geldiğimiz zaman obezite çığ gibi büyüdüğünde “biz niye böyle yaptık” diye hayıflanmaya başladık. Besin öğelerinin doğallığını asla bozmamız gerekir. Şimdilerde yeniden kepekli pirinç, esmer undan yapılmış ürünlere dönüş yaptık. 21’nci yüzyılda en büyük tehlike şeker. Şeker 19’ncu yüzyılda sadece pancardan elde ediliyordu. Fazla üretilmediği için ekonomik olarak iyi düzeydeki aileler tarafından tüketiliyordu. Şeker ne zaman kamıştan elde edilmeye başladı, ucuzladı, her eve girdi, şekerden kaynaklanan şişmanlık ve hastalıklar bizleri tehdit etmeye başladı.Yediğimiz patateste, pirinçte, sebzede, ekmekte, meyvede,hepsinde şeker var. Bunlar doğal şekerler. Rafine edilmiş, özünü bozduğumuz şekerlerden; kesme şekerden, toz şekerden bahsediyorum. Çaya şeker atmaya gerek yok. Rafine edilmiş şekeri mümkün olduğu kadar, size daha fazla lezzet verecek tatlılardan alabilirsiniz. Sütlaç yersiniz, kazandibi yersiniz, tavukgöğsü yersiniz. Şekeri bunlardan da alabilirsiniz. Çaya şeker attığınız zaman çayın içindeki antioksidan kaynaklarını da yok ediyorsunuz. Şeker, çayın da kimyasını bozuyor. Sabahları organik bal yiyin, şekersiz reçel tüketin. Hiç şekersiz hazırlanmış reçeller var. Pekmez yiyebilirsiniz. Domates, salatalık, ekmek, meyve yediğiniz zaman bütün doğal şekerleri almış oluyorsunuz zaten. Bunlar dengeli ve düzenli beslenmenin çok önemli kriterleri
Kişi ne istiyorsa onu yemeli. Diyelim ki kilo sorunu var. Bazı besin öğelerinden mahrum bırakırsak, üç beş, gün sonra diyet dediğimiz olayı bırakabilir. Fazlasıyla tüketime geçebilir. Sevdiği, istediği yiyecekleri verirseniz, duygusal açlıktan kaynaklanacak yeme ataklığından uzak tutmuş olursunuz. Ben de geçmişte kalori kısıtlaması yaptım. Gördüm ki, ne kadar kısıtlama yaparsam, insanlar o kadar mutsuz oluyor. Mutsuzluğu bırakın, metabolizmaları yavaşlıyor. Ne kadar egzersiz yaptırsam da metabolizma yavaşlıyor. Günlük kalori ihtiyacımız kadar yemeliyiz. Kişi her hafta geldiği zaman ne istiyorsa; börek, tatlı, kebap onları veriyorum. Ama onları yediği zaman gün içersinde neler yiyip yemeyeceğini de ben planlıyorum. Tatlıyı mesela 16.00-17.00 saatleri arasında yemeli. Şeker artırımından kaynaklanacak insülin salgısı artımını bu saatlerde kompansive edebiliriz. Sütlü de olsa, baklava da olsa akşam yemeğinden sonra yerseniz duvara çaparsınız. 24 saatin 18 saati artan insülin “yağ depo et” diye emir verir. 16.00-17.00 saatleri arası yerseniz minimal düzeyde olur. Tatlı yediğiniz zaman üzerine yarım çay bardağı limon suyu içtiğinizde, -kalori değil altını çizerek vurguluyorum-, şekerin glisemik indeksini az da olsa düşürecek, bu şekilde insülin salgılamasına karşı kapınızı biraz daha kapatmış olacaksınız. Bu ufak püf noktalarını insanlar yaşantısına soktuğu zaman tatlı da yiyebilir, istediği her şeyi de… Ama burada kural, yeterli ve dengeli beslenmek olmalı.

Doğanın bize sunduğu her şeyi yiyeceğiz. İster kilo denetiminde olsun, ister kaliteli yaşamda olsun -asla şunlar olmayacak, bunlar olmayacak- gibi yanlışlıklar yapmayacağız. Üç ana öğünü asla atlamayacağız.”Sabah, öğlen ve akşam üç ana öğünde de dört temel besin grubunu tüketmeliyiz. Adımız soyadımız gibi bunu herkesin öğrenmesi gerekir. Süt grubu; süt, yoğurt, cacık, ayran. 10 yaş altında peynir süt grubunda, 10 yaş üzerinde et grubunda yer alır. İkinci temel besin grubu, et, tavuk, balık, kuru baklagil, yumurta, peynir. Üçüncüsü sebze ya da meyve. Dördüncüsü ise, ekmek ve tahıl grubu; pilav, makarna gibi… Geriye ne kaldı yağ ve şeker. Olsa da olur olmasa da… Bu dört temel besin maddeleri her ana öğünde yan yana gelecek. Öğlen tost yiyorsanız, içinde tahıl, peynir var. Yanında sövüş domates salatalık, yanında bir ayran. İste size dört temel besin maddesi. Bu dört temel besin maddesi yan yana geldiği sürece sağlık açısından hiçbir sorun yaşamazsınız. Kilo denetimi programlarında bir takım yöntemler var. Şu beden tipi şunları yiyecek, şu kan grubu şunları yemeli gibi. Gülüp geçiyorum bunlara. Böyle bir şeyi bilim adamlığı kabul etmez. Doğanın bize sunduğu her şeyi yiyeceğiz. Ama doğru zamanda, doğru miktarda yemek şartıyla…
Sporla egzersiz arasında çok fark var. Sporu sporcular yapar. Biz sağlık için egzersiz yaparız. Nefes nefese kalacağımız sporu yapmamalıyız. Hızlı yüzmek, ağırlıkları hızlı hızlı taşımak, hızlı koşmak bizim için zararlıdır. Yüksek tempolu aktivitelerde % 80 şeker, % 20 yağ yakarsınız. Nefes nefese kalmayacağınız aktivitelerde % 80 yağ yakarsınız. Herkesin karbonhidrat rezerv depoları aynıdır. Farklı olan yağlarımız. Karbonhidratı niye yakayım. Beyin karbonhidratla beslenir, yağ ile beslenmez. Keşke beslenebilseydi, düşündükçe yağları yakardık incecik olurduk! Fazla olan yağlar yerine karbonhidratı yaktığımız zaman yine şeker düşer. İnsülin artar, iştah açılır. Demek ki spor yok, egzersiz var. Burada fiziksel hareketlilik de önemli. Yarım saat yürüme bandına bindim, direnç çalışmamı yaptım. Akşama kadar bilgisayar başındayım. Bakkala bile arabayla gidiyorsam, o zaman fiziksel hareketlilik yok demektir. Burada slogan “10 BİN ADIM AT.” Ayda iki kilo net yağlardan kaybedersiniz. Adım sayar kullanabiliriz. Egzersiz yapayım ya da yapmayayım 10 bin adımı yakalamak zorundayım. Uzun yaşayabilmek için ya da ideal kilodaysanız ayda iki kilo kaçamak yapabilmek için 10 bin adım diyorum.

Uyku insan sağlığı açısından çok önemli. İyi ve kaliteli uyumalıyız. Doğru zamanda yatıp doğru zamanda kalkacağız. Doğru süre 6 ile 9 saattir. Çocuklar 22 saat uyur. Uyudukça büyüme hormonları artar. 70 yaş ve üzeri olanlar için ise 4 ile 6 saatlik uyku yeterli olur. Vücudun bakım ve onarımı, 22.00 ile 03.00 saatleri arasında yapılır. Melatonin hormonu 22.00 ile 24.00 saatleri arasında doruk noktadadır. Kaliteli uykunun başlangıcı 22.00- 24.00 arasıdır. 24.00’dan 03.00’a melatonin hormonu düşer. 03.00’dan sonra melatonin hormonu kalmaz. Vücut kendini uyandırma sürecine geçer. Yani böbrek üstü bezleri, stres hormonları, adrenalin, kortizon hormonları devreye girmişken istersen öğlene kadar uyu. Ertesi günü hiçbir işten verim bekleme. Yataktan en zinde kalkma saati ise 05.00’dır. Genetik yapımız buna göre ayarlanmış. Kimse bunu değiştiremez. Bazıları “3’te yatıp 6 da kalkıyorum” diyor. Kendilerini kandırıyorlar. Vücut dayanıyor dayanıyor, sigorta bir gün sigorta atıyor. Geriye dönüşü de olmuyor. Süreyi yakalamak önemli değil, zamanında uyumak ve kalkmak önemli.

Günümüzde stresle başa çıkmak çok zor. Ama onu kontrol edebiliriz. Yoğun bir tempo ya da stresli bir anın sonrasında veya o sırada açık havada birkaç dakika yürümek strese iyi gelecektir. Her şeyi yeni baştan düşünmek için iyi bir fırsat olacaktır. Tüm bu söylediklerimizi yaşam biçimi haline getirmeliyiz. Bunu üç beş aylık zayıflama programı olarak düşünmeyin. Genetik şifreniz ne kadar kötü olursa olsun, kaliteli ve sağlıklı yaşam bilinciyle hiçbir zaman verilen kilolar geri dönmez. Hepimizin farklı genetik şifresi olmasına rağmen her şeyin altında kaliteli yaşam biçimi yatıyor.

Haluk Saçaklı -Milliyet

Hayata Dair


Bilgeye sormuşlar "İnsanoğlunun sizi "en çok şaşırtan davranışları nelerdir?" Bilge tek tek sıralamış: "Çocukluktan sıkılırlar ve büyümek için acele ederler. ...Ne var ki çocukluklarını özlerler. Para kazanmak için sağlıklarını yitirirler. Ama sağlıklarını geri almak için para öderler. Yarından endişe ederken bu günü unuturlar. Dolayısıyla ne bu günü ne de yarını yaşarlar. Hiç ölmeyecekmiş gibi yaşarlar. Ancak hiç yaşamamış gibi ölürler." Sıra gelmiş ikinci soruya; "Peki sen ne öneriyorsun?" Bilge yine sıralamış: "Kimseye kendinizi sevdirmeye kalkmayın. Yapılması gereken tek şey sadece kendinizi sevilmeye bırakmaktır. ÖNEMLİ OLAN; HAYATTA EN ÇOK ŞEYE SAHİP OLMAK DEĞİL, EN AZ ŞEYE İHTİYAÇ DUYMAKTIR."

28 Aralık 2010 Salı

Yemek Masası

Yeni yılı güzel yemeklerden oluşan süslü bir masa da karşılamak ....mezeler, kuruyemişler, içkiler, tatlılar ...


YILBAŞI MENÜLERİ
Zeytinyağlı Yaprak dolması
Peynir  tabağı
Amerikan Salatası
Çerkez Tavuğu
Acılı ezme
Patlıcan Salatası
Humus
Yeşil Mercimek Yemeği
Sigara Böreği
Kereviz Salatası
Mevsim Salatası
İç Pilav
Tavuk veya Hindi
Kabak Tatlısı
Çikolatalı Pasta

Hayata Dair









Şimdi yeni şeyler söylemek lazım...

27 Aralık 2010 Pazartesi

Zuhal'in Kahvesi


" Yin ve Yang Çinliler açısından evrenin dengeleyici, uyum sağlayıcı etmenleri olarak görülür. Zıt enerjiler olup, biri öteki olamadan varlığını sürdüremez. Yin ve Yang, Chi'nin alçalan ve yükselen evrelerine verilen isimlerdir. Birbirlerine karşıt ama tamamlayıcıdırlar. Birbirleri olmadan varolamazlar. Yin azalıyorsa Yang artıyordur."
Hayatta herşey karşıtı ile yer alır, hiçbir durum sonsuz ve sürekli değildir."Yaşantımızda herşey yolunda olsaydı bize hayatımızı daha da geliştirecek bir şey kalmazdı. Rüzgar, yağmur ve fırtına bizi sınar." 
 Dünya üzerinde bu ikiliğin yansımalarını gördüğümüz pek çok şey bulunur. En önemli örneğini gece ve gündüz olarak görürüz. Karanlık ve Aydınlık bu konudaki en büyük semboldür.Siyah-beyaz,ateş-su ,güneş-ay, aktif-pasif, sıcak-soğuk, zaman-mekan, başlangıç-bitiş,yukarı-aşağı, dişi-erkek, ölüm-doğum....bu şekilde evrenin dengesini oluştururlar.Tüm bu ikilikler ,bir olarak görünen herşeyin içinde yer alır.
Her şeyin birbirinden ayrılamaz iki karşıt kutbu vardir.Karşıt kutuplar hem birbirini iter hem çeker bazen de tamamlar. Gündüz olmadan, gece; gece olmadan, gündüz açıklanamaz. Karşıtlar birbirinden bağımsız ele alınamazlar. Karşıtlar, birbirine dönüşebilen yapıdadır.
"Gökyüzünün altında,herkes güzelliği güzellik olarak görür,çünkü çirkinlik vardır.Herkes iyiyi iyi olarak bilir,çünkü kötülük vardır. Bu nedenle sahip olmak ve olmamak beraber gider. Zor ve kolay birbirini tamamlar. Uzun ve kısa birbirine karşı çıkarken,yüksek ve alçak biri diğerinin üzerinde uzanır. Ses ve söz bir ahenk içindeyken; ön ve arka birbirinin peşi sıra yol alır.Bin bir tür durmaksızın devinir. " Lao Tze
Yaşamdaki iyi şeylerin değerini anlayabilmek için onların karşıtlarını deneyimlemeliyiz...Hastalık olmasa saglığının değerini anlamaz insan, kötü olmasa iyiyi anlamaz,bitişler olmasa başlangıçlar olmaz,..........
"İğrenç,acı dolu ,kötü görünen bir şey güzellik, sevinç ve güç kaynağına dönüşebilir: şayet onunla berrak bir zihinle ve açık fikirlikle yüzleşirseniz. Böyle bir başık açısına sahip olan biri içinde her dakika altın değerindedir."Henry Miller
Kötü durumlara uzun süre takılıp kalmamalı,olmakta olan herşey öğreticidir mutlaka görmek gereken ders çıkarmak gereken bir sonucu vardır....
Bir yıldız parlaklığının doruğuna ulaşıktan sonra yavaşça kendi içine doğru çökerek çok yoğun bir kara deliğe dönüşürmüş.Bazen  hayatımızda yıldız gibi en parlak noktaya ulaşmak, ışık saçan biri olabilmek için zifiri karanlığa ihtiyaç vardır.

26 Aralık 2010 Pazar

Hayata Dair


Herkes herkesi aynı sevemez dostlarım.. Kimileri gururunun yettiği kadar sever. Kimileri de ömrünün yettiği kadar

CHARLES BUKOWSKİ


25 Aralık 2010 Cumartesi

Yemek Masası

YILBAŞI KURABİYELERİ
Yılbaşı hazırlıklarının en keyiflisi en lezzetlisi de kurabiyelerdir..................


24 Aralık 2010 Cuma

Hayata Dair


Karanlıktan korkan bir çocuğu, kolaylıkla hoş görebiliriz. Yaşamdaki asıl trajedi, yetişkinlerin aydınlıktan korkmasıdır.

Eflatun