21 Ekim 2012 Pazar

Hayata Dair


Çünkü biz çok alelade insanlarızdır

 Adamın biri, hiç kimse beklemiyorken Nobel Edebiyat Ödülü alabilir, adamın biri uzaydan dünyaya atlayabilir, paraşütle bir güzel inip tıpış tıpış evine gidebilir. Sınırlar zorlanabilir, alttan alta savaş dürtüklenir, bir tanesi zaten sanki çok normal bir şeymiş gibi gündelik, otuz yıldır devam eder, sokaklarda, fabrikalarda, bürokraside, hukukta tuhaf şeyler olur durur, hayat zorlaşır, iyiden iyiye pahalıya mal olmaya başlar. Eflâk-ı cihan biteviye çark eder durur. Biz hâlâ bizizdir ama. Mucizevi şeylerden bahsetmeyi bir görev biliriz. Çünkü biz çok alelade insanlarızdır. Birileri dünyayı döndürür, biz bir yerlere tutunup dünyanın dönüşünü izleriz. Böyledir bu, üzülecek bir şey yok. Gözler yukarılardayken aşağıda bin türlü acayip şey olur, ama önemsizleşiverir.

***
İnsan kafasını yukarı kaldırıp, orada olan biteni seyre dalınca, kendini, etrafını unutmayı başarabilirmiş. O yüzden üzülme Çinli adamı tanımadığına. Onu Türkçeye çevrilmesine gerek görülmeyecek kadar bilmeyen Türk yayıncısı bile bu kadar geç kalmışken, Nobel almışmış, Çinliymiş, komünistmiş ama muhalif değilmiş, askermiş, muhalifler zaten ondan pek hazzetmezlermiş; boş ver bunları. Adamın biri dünyayı yuvarlak görebilecek kadar yüksekten atlayıp yere yumuşacık iniverirken sen hâlâ aynı yerde, aynı sıkıcı hayatı yaşıyorsun diye hiç gamlanma. Kaldır başını yukarı, bak ne mucizevi şeyler oluyor hayatta. Memleket savaşa gidiyormuş, cezaevlerini dolduran binlerce tutsak açlık grevindeymiş, havayolu işçileri hâlâ direniyormuş, kadınlar, çocuklar eksiliyormuş, toprak kendi çocuklarını yutuyormuş, memleket Habil ve Kabil diye ikiye ayrılmış, kan gidiyormuş; bunları unut. Başını daha yukarı kaldır. Yıldızların parıltısı her şeyden güzeldir çünkü, hele de karanlıktaysan. Hadi bakalım.

Mahir Ünsal Eriş -AGOS-

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder