18 Temmuz 2011 Pazartesi

Zuhal'in Kahvesi

Yaşadığı yer insanın sığınağıdır, kalesidir. Evi  insanın kendini en rahat hissetiği yerdir. Yaşadığı yer insan psikolojisi üzerinde çok etkilidir. Kendini evinde mutlu, huzurlu hissetmeyen insan hiç bir yerde mutlu  olamaz. İlk çağlarda vahşi hayvanlardan, soğuktan, sıcaktan korunmak için kendine klübe inşaa eden insan günümüzde kendini  evinde güvende ve rahat kılmak için modern evler inşaa eder. Bazıları köşkler, yalılar, villalar inşaa eder, bazıları bi oda gecekonduda yaşar. Tepesinde çatısı olsun kapısı kapansın ister, insan kendi ruhunu içinin huzurunu dört duvarda serbest bırakır nede olsa anahtarı kendi elindedir . Bazen de saraylar yapar ama bir gün bile içinde oturmaz. Bazıları o kadar çok ev değiştirirki hiç bir yerde huzur bulup yerleşemez, nede olsa her gittiği eve aynı sorunlu, huzursuz kendinide götürür.  Bazıları ise kök salmıştır aynı yerde taşınmak istemez, korkar elindekileri kaybetmekten yeni bir yere taşımaktan.
Geçen hafta öldürülen Arjantili ünlü şarkıcı Facundo Cabral'ın bir numaralı özelliği özgürlüğüne ve bağımsızlığına olağanüstü düşkünlüğüydü. Hayatında hiç evi olmadı. "Bir evle başlar bağlanmak" derdi, "Sonra o evi döşeyecek eşyalar alırsın, sonra başka eşyalar, sonra onların yerine yeni eşyalar.. Böyle gider..." Hep otel odalarında, yollarda  yaşamış. 
Ünlü şair Cemal Süreya’nın, hayatı boyunca 40’a yakın ev değiştirdiği ve bunun onda bir adres sorununa yol açtığı belirtiliyor.  Adres’in Cemal Süreya için “adeta bir takıntı, bir sorun” olduğu anlatılıyor. Buna göre, “Sürgünlük, yatılı okullar, mesleği dolayısıyla sürdürdüğü göçebe hayat, değişen eşler, evlilikler ve hayatın pratik yanıyla ilgili acemiliği” Cemal Süreya’nın sürekli bir düzen kurmasına olanak vermez.  Şair, değiştirdiği evlerin sayısını, şiirinde şöyle belirtiyor:
“Hiçbir semtte berberin olmadı,
 1954-1980 yılları arasında,
  26 yılda 28 ev değiştirdin;
  Leke kuşağı nasıl tanımaz seni.”

Kadın ve erkeğin ilişkilerinin resmi sonucuda "evlenmek" aynı ev içinde yaşamak. Kendine ait bir evde yalnız veya eşli bir düzen kurabilmek en önemlisi. İçinde kendini huzurlu, mutlu ve rahat hissedeceği bir yaşam alanı oluşturmak en güzeli. İnsanın  evinin kendi ruhuna, yaşam enerjisine uygun olması en doğrusu.
Eski aşıkların en büyük hayali pembe panjurlu bir evmiş, mutluluğun adresi içinde huzur bulunan pembe veya mavi panjuru olmasada  bir evmidir!.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder