9 Mayıs 2011 Pazartesi

Zuhal'in Kahvesi

Bazı sabahlar gün aydınlık olsa bile uyanmak istemez insan, yatak çekiyordur hala yeni günü karşılamak istemez .Oysa hayat başlamıştır ve insan güne başlayacak enerjiyi isteği bulamaz. Belki depresyon, belki mutsuzluk, belki kırıklık, belki kırgınlık insanı yatağa doğru çekiyordur, hayata çekmiyordur.
Güne nasıl başlarsan öyle devam edersin......Günün aydınlık bol güneşli de olabilir herşeyin aksi gittiği lanet bir gün de olabilir. İnsan uyandığı ilk anda kendini pozitif keyifli ve yeni bir günün enerjisi ile kodlarsa günü de öyle başlarmış. Ama huzursuz, umutsuz, bıkkın başlanan günün sabahı da başlar terslikler bir bir, her yeni gün yepyeni bir gündür takvimde de ilk ve tektir bu tarih, geceden şarj olmalı yeni bir güne keyifle başlaya bilmek için........kendine ve yeni güne güvenle umutla uyanabilmeli. Yataktan kalkabildiğin için sağlıkla nefes alabildiğin için şükredebilmeli. "Gün doğmadan neler doğar" Her gün ve her sabah yenidir, güzeldir. Herşey düzelir, değişir ve gelişir. Hayatının ve kendinin kıymetini bilebilmeli. Hayatın genel olarak güzel ve iyi olduğunu düşünebilmeli. Ne olursa olsun her yeni güne keyifle başlayıp her gece huzurla uyuyabilmeli. Yeteri kadar gülüp eğlenip hayatın keyfini çıkarmaya çalışmalı, kendini daha iyi hissedecek enerji ile günü yaşamalı.
Eski Mısır da Tanrılar cennetin kapısında  iki soru sorarlarmış:
-hayatın da hiç mutlu oldun mu?
-hayatın başkalarına mutluluk verdi mi?
Mısır cennetine girmek istemese bile insan bu hayatın da mutlu olmak ve mutluluk vermek ister mutlaka, herşeye rağmen............... 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder