12 Eylül 2010 Pazar

Yemek Tarihi-3



**Lokanta” kelimesi İtalyanca’dan geliyordu
**Paris’in olmazsa olmazı brasserie’ler ilk olarak 1871 yılında Fransa’nın Alsace bölgesini Almanlara kaybetmelerinin ardından başkente göç eden Alsace’lılar tarafından açılmıştı. Kelime anlamı bira yapılan ve içilen yer olduğu için bira brasserie’lerin ayrılmaz parçasıydı, Paris’te bir brasserie’ye giderseniz hâlâ da öyle.

**Taverna kelimesi de Romalılar döneminden kalma. O dönemdeki yemek ve şarap sunulan küçük lokantalara Taberna denildiğini biliyoruz. O kadar yüzyıl içinde bir harfi değişmiş İlk yemek kitabinin da bir Romalı tarafından yazıldığını belirtmekte yarar var

**Avrupa'da rafine mutfak kavramının geliştiği dönemde bile, halktan kişiler eğer evlerinde değillerse yemeklerini gelişigüzel bir biçimde yerlerdi. Arabalarla yolculuk edilen yolların kenarında hanlar ve lokantalar kurulmuştu. Varlıklı insanlar yolculukları sırasında bu hanlarda konakladıkları zaman yemeklerini kendi hizmetkarlarına hazırlatırlardı. Ayrıca kilise ve manastırlarda da yolcular için yemek servisi vardı. Ancak halkın gidip karnını doyuracağı birimler henüz yoktu. İnsanlar çoğunlukla evlerinde yiyordu yemeklerini. Tabii, sofraları da pek öyle zengin bir görünüme sahip değildi. Ne maddi güçleri vardı, ne de bu konuda bilgi birikimleri.

**1760 yılında XV. Louis dönemi Fransasında Boulanger adlı kişi sağlığa iyi geldiği ve süper besleyici olduğunu iddia ettiği çorbalarını sunduğu dükkanlar açtı ve bunlara restore eden (tazelik, dinçlik veren) anlamına gelen restaurers adını verdi. Kendi dükkanını da restorante olarak adlandırdı. (Türkçede kullanılan lokanta sözcüğü ise lokal ile aynı kökten türeyen İtalyanca locanda'dan geliyor.)
**1771 yılında yayınlanan Fransızca bir sözlükte restaurant kelimesinin karşısında “restore eden yemeklerin satıldığı müessese” yazılmış.

**Larousse Gastronomique’e göre dünyadaki ilk cafè 1550 yılında İstanbul’da açıldı. 17. yüzyılın son yıllarında Avrupa başkentlerinde açılmaya başlanan cafè’ler kısa sürede sanatçıların buluşma yerleri, sosyal yaşamın merkezleri olmaya başladılar.
**Fransa'da ancak 1600'lü yıllarda kafeler kurulmaya başladı ve büyük bir hızla tüm Avrupa'ya yayıldı. İlk başlarda bu kafelerde kahve, kakao ve şarap gibi hafif alkollü içkiler sunuluyordu. Ama kısa bir sürede asillerin son haberleri, dedikoduları ve yorumları, hafif içkilerini yudumlarken konuştuları yerler özelliğini kazandı bu kafeler. Zamanla da bugünün restoranlarının temelini oluşturdu.

**Kaynak;Yemek ve damak tadının tarihi Paul Freedman-

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder